BELLA - KÖTÜ

685 75 16
                                    

Gözlerimi tekrar açtığımda klozetin yanında yatıyordum. Diğer tarafında da Emma yatıyordu. Midemden yükselen sıvıyı hızlı bir hamleyle klozete dönüp boşalttım.

"Prensesler uyanmış gibi." dedi Evan.

Ağzımı silip ona döndüm. "Uyumam için bana burayı mı layık gördün?"

"Hainleşme. Salonun ortasına kusmana izin vereceğimi mi sandın. İki çocuk būyütüyorum bu evde."

Emma'da midesini boşaltmak için doğruldu. "Başım çatlıyor."

"İçerideki herif de kim?" diye sordu Evan.

"Emma'nın sapığı." dedim dişlerini fırçalamak için doğrulduğumda.

"Sapığım mı? Üçüncü günümden bir sapık edinmiş olamam. Dün neler oldu? Hiçbir şey hatırlamıyorum."

"Logan." dedim usulca.

"Logan mı? O burada mı?" Emma yerden kalkmaya çalışırken tökezledi. "Onu neden içeri aldın Evan? Tam bir serseri."

"Dün gece sizi kurtardığını söyledi. Arabası yoktu bende bir geceliğine kalmasına izin verdim. Ev iyice hana döndü."

Tükürdükten sonra diş fırçamı yıkayıp salona geçtim. Logan tekli koltukta ayaklarını yere sarkıtmış uyuyordu.

"Emma yanına kıvrılmak ister misin?" dedim gülerek.

Emma bana alaycı bir bakış attı. Logan'ı omzundan dürtüp uyandırdı. "Dün gece ne oldu bilmiyorum ama umrumda değil. Sabah oldu artık gidebilirsin sanıyorum."

"Bu şekilde uyandırılmak çok hoş. Kahvaltı yok mu?" dedi Logan.

Mısır gevreğini kaselere boşalttım ve üzerlerine süt döktüm.

"Sana yok." dedi Emma. "Kendini beğenmişlerle aynı sofraya oturmayacağım."

Evan'a dönüp "Evan kahvaltı yapmayacak mı yani?" dedim.

"Çok komik." diyerek karşılık verdi Evan. Ellerini çırpıp "Pekala, ben çoktan kahvaltımı yaptım. Clara, Chuck? Hazırsanız çıkalım."

Mısır gevreğimi hızla yerken "Nereye?" diye sordum. Bu sırada Emma Logan'a ayakkabılarını ve hırkasını tutuşturup kapıya doğru itiyordu.

"Böyle mi teşekkür ediyorsun?" dedi Logan.

"Hastaneye gidiyoruz. İki gün önce randevu almıştım. Tedavilere başlıyoruz."

"Bende geleceğim." dedim.

"Emin misin? Hastane kokusu mideni bozmasın?"

"İki masum çocuğu senin gibi bir canavarla yalnız bırakmayacağım."

"Koca bir kase mısır gevreğini bir dakika içinde yiyen kız bana canavar mı diyor?"

Cüzdanımı alıp dün geceki kıyafetlerimle kapıya yöneldim. Clara ve Chuck minik çantalarıyla yanıma geldiler. Clara saçsız başına pembe bir bandana Chuck ise mavi bir şapka takmıştı. İkisinin de elini kavradım.

Emma'ya dönüp "Tek başına idare edersin değil mi?" diye sordum.

"Beni dert etme. Evi toplarım, yemek hazırlarım." Elbisesini koklayıp "Duşta alacağım." diye ekledi.

"Duş mu alacaksın? Kalabilir miyim güzel kalçalı?"

Emma kapıyı itip "Defol Logan." diye bağırdı.

"Çocuklar bölmek istemem ama tik tak tik tak"

Evan'ı dinleyip hepimiz evden çıktık. Logan siyah hırkasını giyip gözden kayboldu. İyi birine benziyordu ama davranış tarzı Emma'nın tamamen zıttıydı. Emma demişken, New York büyük bir şehirdi. Sadece Londra'dan birlikte kaçtığımız için değil, parasına ihtiyacım olduğu için değil, birlikte eğlenebildiğimiz, sır paylaşabildiğimiz, yardımlaşıp gülebildiğimiz için, bilirsiniz işte bütün o kızsal şeyleri yapıp, bir kız gibi hissettirdiği için ona güveniyorum. Yolculuğumuzun başında şüphelensem de aslında Emma hayatımdaki tek iyi şeydi.

BULLSHITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin