EMMA - SORUN

555 56 10
                                    

Güllerin sahibinin Bella, olmasına ikimizde çok şaşırmıştık. Ama adam doğru söylüyordu. Pek güçlü ya da cesur görünmüyordu. Gözünü korkutmuş olmalıydık.

"Parayı sana kim veriyor?" diye sordum. Bella adamı rahat bırakmış, en azından nefes almasına izin vermişti.

"Ona İsimsiz diyorlar." dedi adam.

"Esrarengiz bir lakap." dedi Bella.

"Lakap değil. İsmi İsimsiz. Pek tekin yerlerde takılmaz. Sadece parayı veriyor, hiç konuşmuyor."

"Neresi bu tekin olmayan yerler?" diye sordum.

Adam sessiz kalınca, Bella omzuna bir yumruk attı. "Sana bir soru sordu."

"Bradford." dedi kekeleyerek. "Bradford caddesi."

Bella ile ayağa kalktık. "Bir daha gül gönderme."

"Ama işim--"

"İşin umrumda değil." dedi Bella. "O gülleri buraya bir daha gönderirsen toplarını keser sana yediririm. Şimdi kaybol."

Adam yerden kalkıp caddeye doğru koştu. Pantolonumu silip işe kadar uyumak için eve döndük.

.

.

"Evet Bayan Floter, Emma iş için hazırlandı bile. Elbette. Adresi yazdım. Tekrar teşekkürler."

"Neler oluyor?" dedim. Gözlerimi ovuşturdum.

"Bayan Floter öğlene kadar şu adrese gidip bebeği bakmanı istiyor. Yeni işin." dedi bana bir kağıt parçası uzatırken.

"Kafe ne olacak?" diye sordum.

"Sabahları yoğun olmuyor. Öğlene kadar idare ederim." dedi Bella. Haklıydı.

Kağıdı aldım. Beyaz dar paça bir pantolon giydim. Üzerinde siyah harflerle Peace (Barış) yazan beyaz tişört giydim.

Wilcox Sokağı, numara 12/Grint malikhanesi.

Grint soyismi neden bana bu kadar tanıdık geliyordu? Zengin olduğu için bir yerlerden duyma olasılığım her gün artıyordu. Onların arasında yaşıyorduk. Adres kağıdını, 50 dolarla birlikte cebime tıktım.

.

Yarım saat sonra -adresi sora sora- yürüyerek Wilcox'a vardım. Numara 12'yi bulduğunda zafer kazanmış gibi gülümsedim. Ev dublex ve havuzluydu. Çekingen bir tavırla kapıya yaklaştığımda ağlama sesleri vücudumu titretti. Bir kadın -kıyafetlerinden hizmetçi olduğu kanısına vardım.- kapıyı açtı. Ses yüzünden suratında ürkünç bir ifade vardı.

"Siz Bayan Jackson olmalısınız. Lütfen, içeri girin."

Kadın beni salona kadar götürdü. Başka bir kadın pusetin içindeki bebeğe tahammül edemiyor gibi yüksek sesle müzik dinliyor ve ayağıyla ritim tutuyordu.

Hizmetçi kadın eliyle beni girişte durdurdu ve kendisi birkaç adım içeri girdi.

"Bayan Jackson geldi efendim."

Kadın koltuğa dayadığı sol elini sallayarak gelmemi işaret etti. Bebek ise hiç susmuyordu. Ağır adımlarla karşısına geçip oturdum. Neden kimse bebekle ilgilenmiyordu? Neden kimse onu susturmaya çalışmıyordu? Kadının kudretli olduğu, oturuşundan ve kıyafetlerinden çok belliydi. Mavi gözleri ve siyah dolgun saçlarından asalet fışkırıyordu.

"Merhaba, Jackson."

"Adım Emma." dedim.

"Emma mı? Güzel isim, ama umrumda değil."

BULLSHITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin