Bölüm 5: Göz

43 14 0
                                    




*Şiirler yazacağım gözlerinden düşmüş her bir damla gözyaşı için...*




Tüm kaybedilen duygu ve insanların ardından uzun zaman geçmiş, Can kitabevinde işe başlamıştı. Kitap evindeki rafları düzeltiyor, gelen müşterilere yardımcı oluyor ve aynı zamanda oturan kişilere hizmet ediyordu. Fazlasıyla yoruluyordu fakat kafasında ki düşünceler bir nebze dağılıyor fakat içinde ki karanlığı bir türlü yok edemiyordu. Bulduğu her fırsatta bir köşe de not defterine karaladığı cümleleri acılarına tuz serpse bile Buse'nin yanında olma hissiyatı kendisine iyi geliyordu. Öte yandan Buse, ailesiyle kavga etme pahasına da olsa onları ikna etmiş, tüm hayal ve hedeflerini bir tarafa bırakıp sevdiği adamın peşinden koşup yanına yerleşmişti. Güzel olan her şey sevdiği adamın yanında olmalıydı. Mutsuzluğu bile mutlu, imkânsızlıklar imkân elbet bulunur düşüncesiyle alt edilirdi. Bir gün hiç tanımadan ansızın girdiği bu kulübe evine dönüşmüş, anılar aklına geldikçe de tebessüm ediyor, hiçbir şey onu Can'dan daha kıymetli yapamıyordu. Her sabah hazırladığı kahvaltı sofrasındaki sohbetler, Amir ile geçirdiği sahil gezileri, Can'ın iş çıkışı yollarını gözlemesi, haftada bir de olsa sahilde kurulmuş masa daha yıllar geçmeden birlikte biriktirilmiş yüzlerce anıya şahit ediyordu. Hatta canları sıkılınca aynı adanın farklı ve ayak basılmamış yerlerine kamp yapmaya, doğayı tanımaya bile gidiyorlardı. Geçen zaman tam da Buse'nin istediği gibi gidiyor, Can ile olan bağlılıkları da giderek çoğalıyordu.

   Standart giden günlerden birinde Buse yine her zamanki gibi Can'ın işten dönüşünü kulübenin camından meraklı gözlerle bekliyordu. Yolun uç kısmından gözüken iri yapılı Can'ı fark eden Buse hızla kapıdan çıplak ayaklarıyla koşarak çıkıp Can'ın boynuna sarılı verdi.

"Özledim be güzel insan. Neden bu kadar geç kaldın?"

Can işin stresiyle cebelleşirken, Buse tarafından gerçekleştirilen bu eylem onu fazlasıyla güldürdü. Değişik kahkahalarla Busenin boynundan bir öpücük alıp sarıldı.

" Dur be civciv. Geç kalalı 10 dakika bile olmadı. Bu ne merak? "

" 10 dakika az süremi? Ben o 10 dakika ile hayatımın adamıyla tanıştım. Lütfen basite almayalım. Eee günün nasıl geçti bakalım Can Bey? "

Can için 10 dakika mühim değildi fakat Buse haklıydı. Her zaman ki gibi kelimeleri bir cambaz gibi yerinde kullanıyor ve kendisini hep ilk günkü gibi etkilemeyi başarıyordu.

" Günüm senden sade fakat senin kadar özel değil. Amir nerelerde? İyice yaşlandı kerata. "

Cümlelerini bitirir bitirmez Buse'nin ellerinden tuttuğu gibi kulübeye doğru yürümeye başladılar. Kulübenin girişinden ağır adımlarla gelen Amir bir hışımla zıplayarak Can'ın kucağına atıldı. Bir kaç kez okşayıp kafasından öptükten sonra yere bıraktı.

Yemek masası kurulmuş, içecekler hatta Amir'in maması bile hazırdı. Buse ile göz göze geldikten sonra cana yakın bir sitem ile masaya oturuverdiler. Buse hemen atıldı;

"Eee anlat bakalım Can Bey, var mı senden benden önemli bir şey?"

" Her zamanki bildiğin civcivim. Rafları düzenledim. İnsanlara servis ettim. Bir de ekstradan yayın evinde Haldun Bey'e yardım ettim. Siz anlatın bakayım Amir ile beraber neler yaptınız? "

Buse Yeşilçam repliklerini anımsatmayacak bir şekilde cevap verdi;

" Ne yapalım kocacığım. Arzuladığınız üzerine Amir Bey'e dikkatlice baktım. Ev işlerimi hallettikten sonra yollarınızı gözleyiverdik. Birazdan mutlu mesut yuvamızın naçizane yatağını hazırlayacağım."

Sevmek YetmiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin