Klavye Delikanlısı | Texting

dört

Olcay: Hey

Olcay: Nerdesin?

Olcay: Bir haftadır mesaj atmıyorsun.

B.N: Sana söyledim.

B.N: Kızları cinsel obje olarak gören biriyle birlikte olmak istemem.

Olcay: O kadar şerefsiz biri değilim.

B.N: Beni hiç tanımamana rağmen çok rahat bel altı şaka yapıyor olman rahatsız edici. Ya bunu herkese yapıyorsan?

Olcay: Tamam, namus timsali biri değilim ama her kıza öyle şeyler yapmam.

B.N: Yani ben tam olarak öyle bir kızım? Hani senin gözünde ‘basit’ olan kızlardan?

Olcay: Bak, öyle görünüyor ama öyle değil.

B.N: Nasılmış açıklasana.

Olcay: Bak, o an laf öyle geldi ve ben de bel altı espri yapmış bulundum.

B.N: Peki ya sonrası?

Olcay: Başıma dert olma diye demiştim. Uzaklaş diye...

B.N: Uzaklaştım ya işte. Daha ne istiyorsun o zaman? Amacına ulaştın.

Olcay: Bilmiyorum. Kendimi kötü hissettim.

B.N: Peki.

Olcay: Peki.?

Olcay: Küfretsen daha iyi.

B.N: Küfretmiyorum.

Olcay: Sabahları yapılmış saçlar ve makyajlı bir yüzle de uyanıyor musun?

B.N: Komik mi bu?

Olcay: Çevremde küfretmeyen kız yok sanırım. Hatta ülkede liseli ve küfretmeyen kız sayısının fazla olduğunu düşünmüyorum.

B.N: Şanslısın işte. Böyle nadir bir insanla konuşuyorsun.

Olcay: Kaçıncı sınıftasın?

B.N: Küfretmediğimi öğrenerek benden büyük bir ipucu aldın zaten. Kaçıncı sınıf olduğum da bana kalsın.

Olcay: Son sınıf olduğunu zannetmiyorum. Hem sınavla uğraşıyorlar hem de çoğunu tanıyorum.

Olcay: Ama alt sınıflarla ilgili aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

B.N: İstediğini düşünebilirsin.

Olcay: Bana ipucu vermen için ne yapabilirim?

B.N: Beni sevebilirsin mesela.

_______________________________________

Yeliz'in umursamazligi ve odunlugundan sonra sanki bunu yazmak daha kolay olacakmis gibi.