Olcay'dan
Şu sınav yılımda başıma gelene bak.
Ders çalışmam gerekirken yerden bitme bir kızı düşünüyordum. Beni sevdiğini iddia eden yerden bitme bir kız... Okulda kendisini gözlemlediğim kadarıyla beni sevdiğine dair bir bulguya rastlamamıştım, çünkü bana bakma zahmetine bile girmiyordu. Gözlerimizin değdiği zaman dilimi çok kısaydı. Bu, Kerem'e göre başlı başına bir etkilenmeydi zaten. İnsan ilgisi olan yere ya çok bakar ya da hiç bakmazmış.
Esasen mantıklı.
Ama değil de...
Önümdeki sikik fizik kitabını kapatıp kendimi yatağa attım.
“Yine mi ders çalışmıyorsun sen?” Hâlâ mahremiyet kavramını idrak edememiş olan annem, zamanlamayı çok iyi bulmuştu.
“Ara verdim.”
“Yedim.” diyip yatağımın kenarına ilişti. “Kim bu kız?”
Sert bir edayla anneme döndürdüm başımı. “Hangi kız? Ne kızı ya? Kim görmüş kızı?”
Sinsi sinsi gülümseyince geri zekalılığıma küfrettim.
“Sen söyleyeceksin.”
Kafamı yastığa gömdüm. “Anne, def ol Allah aşkına ya!”
Kıçıma en sertinden bir şaplak yedim. “Anneye def ol denmez. Terbiyesiz! Kim bu kız? Yoksa turnuvada tanıştığımız mı hı?” Giderek kısılan ses tonu, ömrümün zehir olacağının habercisiydi.
“Anne, yok kız mız. Ayrıca lütfen odamdan git.”
“Söyle!” Tehdit içeren ses tonuna kanmadım.
“Söylemeyeceğim işte!”
Hızla yataktan kalkarak koşarak gitti. Bağırmayı da ihmal etmedi. “AY, AYHAAAN! BİRİCİK OĞLUMUZ KIZ İŞLERİNE BULAŞMIŞ!”
Sabır çekerek telefonumu elime aldım.
******
Olcay: Seni buldum desem?
(23.49)Olcay: N'apabilirsin ki?
_________________________________
Mama is home.
Tabii ne kadar home bilemiyorum ama...
Bu ısınma turu olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klavye Delikanlısı | Texting
Cerita PendekBilinmeyen Numara: İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta benimle evlenmeyi kabul ediyor musun Olcay Ozan? Olcay: Hayır. Bilinmeyen Numara: Kestik, kestik. Bilinmeyen Numara: Napıyosun, Olcay? Burada evet demen gerekiyordu. Bilinmeyen Numara:...