yirmialtı

196 9 3
                                    

Olcay'dan

İçimdeki heyecanlı çocuğu susturabilsem de kalbime söz geçirememiştim ama soğukkanlı kalıp çaktırmadım. Onlar numaralarını birbirine verirken de ben sessizce onları izliyordum.

"Tamamdır." diyen Selcan'a kısa bir baş hareketi ile tepki verdi.

"Size iyi teneffüsler..." diyip gözlüğünü düzeltti ve yanımızdan ayrıldı. Yanındaki çocuk ona bir şeyler anlatırken küçük yumruklar savurup mırıltılar çıkardı.

"Kesip durma şu kızı." diyen Selcan'a ters bir şekilde baktım.

"Kimseyi kestiğim falan yok."

Aksice verdiğim cevaba göz devirdiler. "Senin için diyorum, kardeşim. Sevgili orucunu bakabileceğin biri değil o. Onun kulvarında bile değilsin."

Gözlerimi, heyecanla yanındaki çocuğa binbir mimik kullanarak bir şeyler anlatan başkandan çektim. Selcan'a bakıp "O ne demek?" diye sordum.

"Kız lezbiyen demek. O kız için alt takımdan vazgeçip delik deldirmen gerek demek."

"Nasıl?" diye sordum şaşkınca. E bu benim anonim?

"Çevresinde bir tane bile düz yok. Sevgilisi falan da yok hiç. Tüm okul biliyor neredeyse."

Tek kaşım kalktı. "Düz olmayanlarla takılıyor, sevgilisi yok diye bu sonuca mı vardınız? Ben de gay mi oluyorum?"

"Kanka, senin düz kankilerin var."

Omuz silktim. "Saçma." Saçmaydı. Yani çevresinde düz yok diye düz olmadığı anlamına gelmezdi. Gelmezdi, değil mi?

"Sonra omzuma gelip ağlama da..." diyen Kerem'e ters bir bakış attı. "Adını bile bilmediğim bir kıza kör kütük aşık yaptınız iki dakikada."

"Balın."

"Ha?" dedim kabaca. Çok kibar biri olduğumu söyleyemem.

"Kızın adı diyorum, Balın."

"O nasıl bir isim ya? Bal bari koysalarmış." Yüzümü buruşturdum.

Derin bir of çekti Kerem. "Çok cahilsin. Keşke ölsen..." diyip göz devirdi. "Balın'ın balla alakası yok. Sevgili demek. Tabii sen cahil, nereden bileceksin?"

"Asıl sen cahil nereden biliyorsun? Boş zamanlarında isimler sözlüğü mü okuyorsun?"

"Kuzenimin adı Balın. Oradan biliyorum."

Kafamı salladım. Aksi mümkün değildi zaten. Sorsan kendi isminin anlamını bilmezdi çünkü Kerem. Adım kadar emindim.

******

"İlk yarışma sizinki." diyen Selcan'a kafa salladım. Balın ise sweatinin kollarını daha da uzatıp parmaklarıyla sardı. "Hadi başlangıç çizgisine geçin."

Biz başlangıç çizgisine geçtiğimizde fuları gözüme bağladım. Düdükten birkaç saniye önce Balın'ı sırtıma aldım. Ağır biri değildi kesinlikle. Zaten ufacık bir şeydi, şaşılacak bir mevzu değildi o yüzden.

Düdük sesiyle başladığımızda kollarını boynuma daha sıkı sardı. Sırtımda, hızlı gitmemin etkisiyle hopluyordu.

"Yaklaşık 30 cm yüksekliğinde bir engel var. Kaldır ayaklarını. Şimdi! Sağ!" diye komutunu verdiğinde hemen yerine getirdim.

"Dur. Minik bir adımla sola git. Evet. Ağzını aç ve parmaklarında yüksel. Evet!" diyince ağzıma gelen şeyi yedim.

"Birazdan önümüze zikzaklı engel gelecek. Sağa dediğimde sağa, sola dediğimde sola..." Hızlı konuşmasına rağmen her kelimesi anlaşılırdı.

Klavye Delikanlısı | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin