O: N'apıyorsun, güzelim?
B: Ders çalışıyorum, Olcay. Sen?
O: Ben de ara verdim. Bu hafta sonu sinemaya gidelim mi?
B: Annemlere sormam lazım. :/
O: Anladım. Restoranda yardım mı etmen gerekiyor?
B: Yok, düz izin. Arkadaşımla çıkabilir miyim diye.
O: Arkadaşın? sjdhdh
B: Benimle oynama!
O: Utanır mısın yoksa? skfkfkdk
Yanakların mı kızarır? ahsgdal
Ellerini yumruk mu yaparsın? akdkdj
Kötü kötü mü bakarsın? glkfksns
Pardon, bakmaya mı çalışırsın? dlkfjfsk
B: Defol git!
O: Sözünü alayım, giderim, güzelim.
|İletilemedi|
O: ALSKJDJDMXNBFJSALLALMCNJFJRJDKAAKJXBXMSLZKXNCNNXNXMALAJCJFJRURUSHNANXNNCNCNCMCMVMKVKFKKDJDJDNNXNCNCNNC
|İletilemedi|
O: Neyse, alacağız artık gönlünü.
|İletilemedi|
Yapacak bir şey yok
|İletilemedi|
*******
Olcay'dan
Okula ayak basar basmaz hemen Balın'ın sınıfına gittim. Onu görüş açıma alıp yürümeye başladım. O beni ilk başta fark etmese de sonradan fark etmiş ve gözlerini büyütmüştü.
Panikle "Niye geldin?" diye sordu.
Gülerek elimin birini cebimden çıkardım ve omuzlarına sardım. Eğilip kafasına bir öpücük kondurdum. Kalbim kısa bir teklemeden sonra çalışmaya, ağır bir şekilde, devam etti.
"Sana da günaydın, güzelim."
"Se-se- ne- a-" Yüzü kıpkırmızı olurken gözleri de sınıfı tarıyordu.
Dudaklarımı dişledim ve onu utandırmanın hazzına daha fazla varabilmek için yanan yüzünü ellerim arasına aldım. Burnuna başka bir öpücük daha kondurduğumda resmen ellerim arasında titremeye başladı.
"Vay amk!" diyen sesi umursamadım.
Dudaklarımı dişleyip onun kıpkırmızı olmuş yüzü ve kocaman gözlerine baktım.
İkimiz de derince yutkunduk ve ben geri çekildim.
"Engelimi ne zaman kaldırmayı düşünüyorsun?"
"Bi-biraz-dan." dedi gözlerini kaçırarak. Eli de kalbine gitmişti. Onu içimde saklama isteği hasıl oldu bir anda.
Masasına eğildim ve dirseğimi oraya dayadım. "Sen her utandığında beni mi engelleyeceksin?" dedim gözlerine bakarak.
"Öyle- p-planlamış-tım."
Cık dedim hemen. "Planlama. Bir daha beni bu tarz bir sebepten engellemeni istemiyorum. Neyse," diyip yanına oturdum ve kolumu omzuna atıp kendime çektim.
Nedense sürekli dokunma ihtiyacı hissediyordum.
"Hafta sonu gidiyor muyuz?"
Kafasını salladı beni ittirirken.
İnatla kendime çektim. "Tamam, ne yapalım istersin?"
"Ayrılalım isterim öncelikle." diye homurdandı.
"Ayrılalım mı?" dedim şaşkınlıkla.
Başını kaldırıp bana baktı hemen. "Yo-yok! Öyle değil. Yani fiziksel olarak. Sen böyle yaptın ya, biraz uzaklaşalım diye." diye tek nefeste konuştu alelacele.
Tebessüm ettim. "Böylesi daha güzel." diyip daha fazla kendime çektim ve kısa saçlarından koku çalabilmek için derin bir nefes çektim içime.
"Ama herkes görüyor." diye mırıldandı kollarımın arasında.
Tek dudağım sinsice kıvrıldı. "Ne yani? Yalnızken mi yapmamı istersin bunları?"
"Olcay!" diyip minik yumruğunu göğsüme indirdi ve beni ittirmeye başladı. "Git!"
Kahkaha atıp yerimden kalktım. Onun çatık kaşları ve kısılı gözlerine baktım. "Tamam, tamam, gidiyorum. Burada utançtan ölmeni istemem." diyince daha da kısıldı gözleri. Eğilip hızlı bir şekilde öptüm saçlarından. "Biraz da sonraya bırakayım en iyisi..."
"Çok kötüsün!" diyip bir şey fırlattı bana. Göremesem de sırtıma aldığım darbeden silgi olduğunu tahmin ettim.
___________
Belki 40 final olur
40 final olacak. Daha bitmedi. Asiri yogun ve bitkinim. Normalde 1000 kelime olurdu tekstinglerimin duz yazi bolumleri ama ben 800 kelime yazmama ragmen hepsini yazamadim kafamdakilerin. O yuzden kesin bir tarih vs veremem. Hayat malum, nasil ilerleyecegi belli olmuyor.
Esen kalin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klavye Delikanlısı | Texting
Short StoryBilinmeyen Numara: İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta benimle evlenmeyi kabul ediyor musun Olcay Ozan? Olcay: Hayır. Bilinmeyen Numara: Kestik, kestik. Bilinmeyen Numara: Napıyosun, Olcay? Burada evet demen gerekiyordu. Bilinmeyen Numara:...