Youngjae ile sınıfta olan küçük kavgamızdan bir ay geçti ve artık kış ayındaydık. Anormal Öğrencileri Hayata Kazadırma Projesi'ne tam gaz devam ediyorduk. Bu seferki görevimiz
♦Okul çevresindeki karları temizleme!
Her şey harika ilerlerken Zelo adlı varlık Bilezik Youngjae'ye kar topu atması ile son buldu. İkisi kar topu savaşı yaparken durduk yere kavgaya tutuşmaya başladılar. Sonuç olarak şu an ikisininde üstü başı dağılmış ve ıslanmış durumda.
İkisinin önüne geldim ve kollarımı göğsümde birleştirdim. Başları aşağıya bakıyor biçimde duruyorlardı. Gözlerimi Zelo'ya çevirdim.
"Zelo. Özür dile. Şimdi." Zelo hemen kafasını kaldırıp kollarını iki yana açtı.
"Neden ben özür diliyorum?! Kar topu savaşında yenileceğini anlayınca hemen kavga çıkardı!" Zelo'nun çıkışının altında kalmayı planlamayan Youngjae hemen Zelo'nun yakasına yapıştı.
"Seni lanet herif! Bana dediğin laflarıda söylesene O'na!" O dediği kişi ben oluyorum... Küçük kavgamızdan sonra bana ya O ya da Sen gibi hitaplarda bulunuyordu.
"Doğruları söyledim. Bunda sinirlenecek bir şey yok!" Yakasını tutan Youngjae'nin ellerini sertçe ittirdi. Derin bir iç çektim.
"Şimdi ikinizde birbirinizden özür dileyin." İkiside aynı anda bana döndüler.
"Ama bu onun suçu!" Aynı anda söylemenin verdiği etki ile birbirlerine baktılar.
"Beni taklit etme!" Yine aynı anda söylemeleri sonucu birbirlerinin yakalarını tek elleri ile tuttular. Himchan tekrar bir kavganın çıkıcağını fark edip ikisini ayırdı. Yüzüme dünyanın en korkunç gülümsemesi ekledim.
"Bağırsaklarınız ile sizi boğmamı istemiyorsanız özür dileyin." Bir adım gerileyip birbirlerinden özür dilediler. Atkımı daha da sıkılaştırıp karları temizlemeye devam ettim.
Bu son zamanlarda ikisinin kavgaları daha da artıyor ve bu beni çok endişelendiriyor. Aslında bugün garip bir şekilde suçlu Zelo çıktı. Normalde hep Youngjae çıkardı. Bir aydır daha da sinirli ve umursamaz davranmaya başladı. Tıpki ilk tanıştığımızdaki gibi bakışları vardı. Yoksa benide mi artık diğer çalıştığı kişiler gibi görüyordu? Eğer öyleyse buna alışmam cidden zor olacak gibi.
"Hye Mi?" Kafamı kaldırıp bana seslenen Zelo'ya baktım.
"Efendim?"
"Beni dinledin mi?"
"Hı?" Gözüm Zelo'nun arkasında bulunan Youngjae'ye takıldı. Soğuk bir aura ile işini yapıyordu.
"Ahh... Üstüm çok ıslandığı için soyunma odasında üstümü değiştireceğim. Haberin olsun diyor- Ya beni dinlesene! Neye bakıyorsun?!" Zelo arkasını döndü ve O'da Youngjae'ye baktı.
"Hye Mi... Yoksa sen..?" Gözlerimi Youngjae'den aldım ve Zelo'ya baktım.
"Tamam üstünü değiştirmeye git. Hasta olman iyi olmaz ki yakında sınav haftası geliyor." Zelo boş gözler ile bana bakmaya başladı. Gözlerindeki ışık sönmüş gibiydi.
"Ondan hoşlanıyor musun?"
"He?"Zelo boş gözler ile bana bakarken hafif bir rüzgar esti. Ondan hoşlanıyor muyum?
"Beni ilgilendirmiyor gerçi. Üstümü değiştirmeye gidiyorum." Arkasını döndü ve soyunma odasının olduğu tarafa ilerlemeye başladı.
♥
Zelo hemen kısa bir süre sonra geldi ve bizimde o zamana kadar işimiz bitmişti. Eşyalarımızı toplayıp çıkışa doğru yöneldik.
"Bugün hepimiz sıkı çalıştık." dedi Himchan. Gerçekten sıkı çalışmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge Service
FanfictionHye Mi intikam istiyordu. O çocuk yüzünden boşu boşuna 1 yılı gitmişti. Telefonunu çıkardı ve 1324 tane Zelo fotoğrafını sildi. Sonra kendine Tanrı diyen çizgili pijamalı bir adam çıka geldi ve ona gümüş bir bilezik verdi. "Bu bilezik size yardım e...