Bu bölümün bir kısmında yazar ağızı kullanacağım. Buradaki asıl amacım Zelo hakkındaki kötü düşünceleri kafadan temizlemek. Ficin genel yorumlarına baktım ve genellikle Zelo sevilmeyen taraf olmuş :") Bazı bölümlerde neden böyle olduğunu(kötü olduğunu) vurgulamak istedim ama başarılı olamamışım :") Medyadaki müzik ile okuyun benim hep dinlediğim bir ost ^^
"Hayır yani... Bunların senin evinde ne işi var?" Babamın desem yalan olduğu çok mu belli olur?
"Ş-şey... Birisine hediye almıştım." Zelo kafasındaki bereyi çıkardı ve düzgünce bana verdi.
"Aldığın hediyeyi sahibine vermelisin. Başkasına değil." Bereyi Zelo'nun kafasına zorlan geçirdim.
"Hediyeyi ona verdim zaten ama kabaca istemediği söyleyip bana geri verdi..."
"Bu kişiyi tanıyor olma olasılığım yüksek galiba?"
"Önemsiz bir konu hakkında tartışmamıza gerek yok." Zelo'yu kolundan tutarak çekiştirmeye başladım."Şu an festivale gitmeliyiz!"
~Yazar Ağızından~
Zelo, Hye Mi'nin kendisini sürüklemesine izin verdi.Hye Mi ne kadar hediyeyi kime aldığını söylemek istemesede Zelo zaten anlamıştı. Bu hediyeyi alırken onu görmüştü. Düşüncesinin gerçek olduğunu birde onun ağızından duymak istemişti o kadar.
Zelo boynundaki atkıya dokundu. Bu atkı Youngjae'nindi ama Hye Mi ona vermişti. Bunun anlamı Youngjae'den vaz geçmeye mi çalışıyordu? Ya da sadece üşümemesi için mi vermişti? İki sorununda cevabı Zelo'yu gülümsetmeye yetiyordu.
Evet, doğru o hep Hye Mi'yi gıcık etmişti. Doğrusu başlarda ondan gerçekten nefret ediyordu. Her şeyi elinde olmasına rağmen çabalamamasından nefret ediyordu. Belki onunda kendince sorunları olabilirdi ama bu yine de Zelo'nun sorunları yanında küçük kalıyordu. Hye Mi ailesini ne kadar az görsede hep anne ve babasının kalbindeydi. Zelo hiçbir zaman onların kalbinde olmadı.
Zelo'nun babası öldükten sonra annesi B&P şirketinin başı olan Bay Choi ile evlendi. Bay Choi ve çocukları Zelo'ya hiçbir zaman iyi davranmadılar. Zelo'nun öz annesi ise evladının üzülmesini umursamıyordu. Bu durumda kafasına tek taktığı şey sadece evladını ezilirken onun gururunun kırılmasıydı.
İlkokul yılından başlayarak düzenli olarak Zelo'yu hep ders çalıştırdı. Onun sınırlarını zorladı. Zelo normal bir çocuk gibi dışarıda oynayamadı. Kıyafetlerini kirletemedi. Misket biriktiremedi. Futbol oynayamadı. Sadece ders çalıştı. Gün ışığını sadece okula gideceği zaman görüyordu.
Ortaokulun ikinci senesine geçtiğinde konu olarak herkesden öndeydi. Lise konularını yarılamıştı bile. Bu kadar çalışkan olup öğretmenlerin gözünde olmasından dolayı herkes tarafından dışlanıyordu. Zelo'ya hep bilmiş veya ben merkezli diyorlardı.
Liseye geçtiğinde Hye Mi ile tanıştı. Hye Mi'nin, Zelo'ya aşık olduğunu gün gibi ortadaydı her zaman. Zelo'da bunun farkındaydı. Hye Mi'yi hep çekici bulmuştu ama elinde her şeyinin bulunmasına rağmen bir şeyler yapmak için çabalamamasını sevmiyordu. Tek yaptığı gün boyu kendisinin fotoğrafını çekmekti...
Lise ikinci sınıfta evden kaçtı ve tek başına yaşamaya başladı. Annesi de bu durumdan gayet memnundu. Böylece zamanını başka şeylere ayırabilecekti. Tek yaptığı sadece aylık düzenli olarak Zelo'ya para göndermekti. Evi taşınmasında bile yardım etmemişti.
Zelo'nun yeni evi Hye Mi'nin evine yakındı. Bunu taşındığı gün fark etmişti. Hye Mi'nin annesi, Zelo'nun yeni taşınması üzerine yeni evlerine kek götürmüştü. Zelo camın yanında bulunan küçük masaya oturup keke bakmıştı. İlk defa anne eli değmiş bir kek yiyecekti. Normalde babası yaşarken annesi kek yapmazdı hep babası yapardı. Keki bir parçasını ağzına aldı ve ağlamaya başladı. Bir keke anne eli değince daha farklı oluyordu. Daha lezzetli oluyordu. İlk o zaman Hye Mi'yi kıskanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge Service
FanfictionHye Mi intikam istiyordu. O çocuk yüzünden boşu boşuna 1 yılı gitmişti. Telefonunu çıkardı ve 1324 tane Zelo fotoğrafını sildi. Sonra kendine Tanrı diyen çizgili pijamalı bir adam çıka geldi ve ona gümüş bir bilezik verdi. "Bu bilezik size yardım e...