8. Bölüm Gerçekten ?

604 87 52
                                    

"Hye Mi... Yine daldın. İyi misin gerçekten?" Yarı dalgın yarı normal bir şekilde yüzümü Zelo'ya döndüm.

"Evet iyiyim... Hadi şu işe devam edelim de cadalozun laflarını işitmeyelim." Elimde bulunan bezle sınıfın camlarını silmeye devam ettim. Yongguk'un tehditinden sonra Youngjae ile arama mesafe koydum. Öyle azıcık bir mesafe değil sadece bir sorun olursa konuşur hale geldim. Düşünün siz... Youngjae'de dünden razı galiba... Hiç neden aramıza "bu" mesafeyi koydun gibisinden bir şey demedi.

"AAOOVV!!" Korku dolu gözler ile arkamda bulunan Zelo'ya baktım.

"Zelo iyi misin?" Bir yandan kafasını ovarken sinirle yerde tepiniyordu.

"Oradan iyi gibi mi gözüküyorum sence?" Elimde bulunan bezi yüzüne doğru attım. İnsan gibi sordum neden tersliyorsun ki?!

"Nereye vurdun? Gel bakıyım bi'" Elimi Zelo'nun ramen saçları arasına daldırdım ve şişlik var mı diye kontrol etmeye başladım.  Bu çocuk bu saçlarla nasıl başediyor acaba...

"Şişlik yok gibi... Nereye vurdun kafanı?" Eğik olan yüzüne doğru eğildim. Gözlerini fal taşı gibi açmış bir şekilde yere bakıyordu?

"Hey Zelo?"

"H-hı?" Yüzünü bana doğru kaldırdı ve kaşlarını kaldırdı. Şu an kesinlikle şapşal gibi görünüyordu.

"Kafanı nereye vurdun?"

"Arkandaki cama."

"Ben orayı sildim ya neden tekrar silme gereksinimi duydun? Olmamış mı?"

"Silmek amaçlı gitmedim oraya..."

"Neden peki?"

"..." Derin bir nefes aldım ve ellerimi belime koydum. Bu çocukla uğraşmak cidden sinir bozucu...

"Her neyse... Biraz daha dikkatli ol." Kafasını aşağı ve yukarı salladı. Dediklerimi dinlemedi değil mi..? Asıl suç bende neden uğraşıyorum ki?!

"Şey Hye Mi?" Islak bezi sıkarken Zelo'ya baktım.

"Efendim?"

"Bugün boş musun? Yani bu işler bittikten sonra..."

"Evet, boşum."

"O zaman... Festivale gitmek ister misin?"

~Kalp çarpıntısı~

Şimdi her şeyi baştan alalım. Bir dönemden uzun bir süredir Zelo bana işkence yapıyordu ve şu an... dışarı çıkalım mı diyordu? Yoksa yine kötücül planları mı var? Ama hey bu yüz ifadesi hiç öyle söylemiyor... Ensesini bir yanda okşarken dudağını yalıyordu. Endişeli ve umutlu gibi etrafa bakıyordu. Ya da beni kandırmak için rol yapıyordu ki eğer öyleyse bu çocuk burada harcanıyor gidin buna bi' oscar ödülü verin...

"Tabi olur." Tebessüm ettim.  Zelo'nun bir an ağzı kulaklarına vardığa yemin edebilirim. Sonra elinin tersi ile ağızını kapatınca gülüşünün devamını göremedim.

"Akşamleyin seni almaya gelirim."

"Sorun değil ben kendim gelebilirim."

"Hey... Bir erkeğe böyle dememelisin. Aşağılamış olursun."

"O amaçla demedim yanlış anlama!" Hızlı adımlarla Zelo'nun önüne gelirken ayağım takıldı ve üzerine bildiğiniz uçtum. Superman yanımda halt yemiş... Zelo refleks olarak hemen beni tuttu ve düşmekten kurtulduk.

"Biliyorum." dedi ve saçımı dağıttıp dudağımın kenarına bir öpücük kondurdu... Bir şey söylemek için ağzımı açtım ama sanki konuşmayı unutmuş gibi bir kelime bile diyemedim.

Revenge ServiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin