"Hye Mi... Benim fark ettiğim şey... Sana lise hayatı boyunca yaptıklarım bazı şeylerin yanlış olduğuydu." Hye Mi korkarak Zelo'ya bakmaya başlamıştı.
"Bu yüzden öz-"
"HYE Mİ!" Zelo'nun lafı koşarak gelen Youngjae tarafından kesildi. Youngjae ikisinin önüne gelip nefes nefese durdu. Zelo ve Hye Mi şaşkın gözlerle Youngjae'ye bakmaya başladı.
"Ne oldu Jae?" dedi Hye Mi biraz korkarak.
"Yon-Yongguk *nefes alır* O iyi değil." Hye Mi kimchisini elinden düşürürük ayağa kalktı.
"Ne oldu?!"
"..." Youngjae susma taraftara olmuştu. Hye Mi gözlerine kısarak ona baktı.
'Youngjae'nin bir şey yapma olasılığı var mı?' Kafasını iki yana sallayarak düşüncelerinden uzaklaştı.
"Nerede o?"
"Senin evinde." Hye Mi, Zelo'ya döndü ve izin istermiş gibi bakmaya başladı. Zelo derin bir nefes aldı.
"Okulda bana ne olduğunu daha detaylı anlatacaksın tamam mı? Git şimdi." dedi Zelo. Hye Mi minnettar gözlerle Zelo'ya baktı ve Youngjae'yi kolundan tutarak uzaklaştı. Zelo ise sadece arkasından baktı.
'O Yongguk denen herifin senin evinde ne işi var Hye Mi..?' Zelo kafasını geriye yasladı ve gözlerini kapattı. Tek isteği Hye Mi'yi geri almaktı.
~Hye Mi'nin ağızından~
Jae-Jae ile benim evime doğru koşmaya başladık. Durduk yere ona ne olmuş olabilirdi ki? Daha 3 saat önce çok iyiydi...
Evin önüne geldiğimizde çantamdan anahtarı aramaya başladım.
"Bunun senle bir alakası var mı Jae?" Anahtarı çantamın içinde sonunda bulduktan sonra hızlıcı kapıyı açtım.
"O-olabilir..." Jae'ye şaka mısın bakışlarımı atarken salona geçerek içeride acı içinde yatan Yongguk'a baktım. Saçları tamamen beyaz olmuştu ve her tarafından ter döküyordu.
Çantamı gelişi güzel bir yere atarak Yongguk'a yaklaştım. Durumu yakından daha da berbat gözüküyordu. Hızlı adımlar Youngjae'ye ilerledim ve yüzüne sert bir tokat geçirdim.
"Sen ne yaptın?!" Youngjae dişlerini sıkarak yüzünü normal konuma getirdi.
"Sizi takip ettim."
"Yongguk'un senle işi vardı ama sen bizi mi takip ettin?"
"Evet."
"Bunu bu kadar kolaymış gibi demesen?! Yüzünü dağıtma isteği uyandırıyor bende!"
"Dağıt o zaman." Sinirli bir şekilde güldüm. Şu an hiç suçluluk duygusu hissetmiyor muydu?
"Çok bencilsin."
"Evet öyleyim." Bilmeside iyi bir şey aslında. "Sende öylesin."
"Ben nasıl bencil oluyorum açıklar mısın?!"
"Seni onla gördüğümde sinir kaptığımı bildiğin halde onla gittin."
"Bunun bencillikle alakası yok!" Kolumun tutulması üzerine arkamı döndüm. Yongguk terler içinde nefes alarak kolumu tutuyordu.
"İ-ikinizde kavgayı kesin..." Yongguk ölecek durumdayken kavga etmemizin mantıksız olduğu bu söz üzerine aklıma geldi evet.
Yongguk'a destek çıkarak koltuğa tekrar yatmasını sağladım. Alnına nemli bir bez koyduktan sonra ezici bakışlar içerisinde Jae'ye döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge Service
FanfictionHye Mi intikam istiyordu. O çocuk yüzünden boşu boşuna 1 yılı gitmişti. Telefonunu çıkardı ve 1324 tane Zelo fotoğrafını sildi. Sonra kendine Tanrı diyen çizgili pijamalı bir adam çıka geldi ve ona gümüş bir bilezik verdi. "Bu bilezik size yardım e...