Sürpriz

4.8K 198 130
                                    



Gabriel/2008

Yolda yürürken beni durdurup kusursuz ilişkinin temel taşlarını oluşturan kavramları sorsalar peş peşe sıralardım : Aşk,güven,sevgi,saygı,tutku,sadakat...

Daha da birçok kavram sıralayabilirdim, çünkü Elizabeth'le aramızdaki ilişkide tüm bunlara sahiptim,kendimden emindim.

Neşeliydim,heyecanlıydım,hırslıydım ve tutkuluydum. Elizabeth beni böyle sevmişti,bana bu halimle aşık olmuştu.

Artık yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve bunu sorgularken matematiğe dökmeme engel olan şey duygularımdı çünkü bilgisayar kodlamaları ikilik tabanda yapılırdı bunun sebebi basitti : 'To be or not to be. Ya var olursun ya da yok.'

Ara renklerim olmadı hiç,hayatımın her seçiminde keskin uçlarda karar verdim. Belki demedim mesela ya da olabilir... İlk istisnam Elizabeth'di,aşktı.

Onunla uzlaşacaktım,gerekirse kendimi törpüleyecek ve ona tolerans tanıyacaktım.

Hayatımın kadını prensiplerimi hiçe saymaya değerdi.

Elizabeth'i bu akşam romantik bir yemeğe götürmeye karar verdikten sonra kol saatime baktım.

Mary'nin uçağının gelmiş olması lazımdı. Arabadan inmeden büyük harflerle adını bir kağıda yazdım.

Havaalanı çıkışında,yolcu karşılama görevlileriyle birlikte beklerken onun nasıl biri olduğunu düşündüm?

Babası neden onunla yıllardır görüşmemişti?

Şımarıklık mı yapmıştı yoksa büyük bir hata mı yapmıştı?

Vladimir Kurkosia'nın özel hayatını pek kimse bilmezdi,olması gereken de buydu ancak Stacy'nin Kurkosia Holding'in varisi olmadığından bahsettiğini ve olur da Vladimir Kurkosia'ya bir şey olursa mal varlığının genç ve paragöz kız arkadaşına kalmasından korktuğunu söylemişti,üstüne Felicity'nin şirketin başına geçtiğinde nasıl davranacağının taklidini yapmıştı.

Üzerimde hissettiğim bakışlarla gözlerimi kıstım ve kapıdan valizlerini iterek çıkmaya çalışırken bana bakan kadını izledim.

Gözlerini pür dikkat açmış bana bakıyordu,önündeki kalabalık azalmaya başlamasına rağmen o hareket etmiyordu.

Elimle ona gelmesine dair bir işaret yaparken gülümsedim.

Ne yani, Vladamir Kurkosia'nın mal varlığının varisi olarak buraya geliyordu ve onu New York'ta karşılayan birilerinin olmasına mı şaşırıyordu?

Yanıma geldiğinde hemen bavullarını aldım,kendimi tanıtırken kibarca gülümsedim.

Elimi sıkarken,çarpıcı bakışlarıyla gözlerime bakmayı ihmal etmedi.

Dudaklarını ısırarak beni hiç çekinmeden inceledikten sonra önüne dönüp yürümeye başladı.

Edepsiz değildi ama kesinlikle O bakışlar muhafazakar birine ait olamazdı.

Ateş topu gibi bir aurası vardı.

Derin bir nefes aldım,zihnimi ondan arındırabilmek adına aralıksız konuşmaya başladım.

KAREZZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin