Paris...
Rüyaların,aşkların,en güzel hayallerin şehri...
Uçaktan inip Paris topraklarına ayak bastığımızdan beri kendimi mükemmel bir rüyanın kollarında gibi hissediyordum.
Özellikle Bay Gabriel'in Eyfel kulesi manzaralı lüks dairesine geldiğimizde rüyada olduğuma emin olmuştum.
-'Burası çok güzel Bay Gabriel.' Dedim kollarımı açıp kendi etrafımda dönerek. Bay Gabriel apartman görevlisinin kapıya kadar getirdiği valizleri yatak odasına taşırken; 'Başın dönecek,düşeceksin Adeline.Dikkat et.' Dedi,gülerek.Gerçekten de başımın döndüğünü hissettiğimde kendimi oldukça yumuşak görünen,klasik model koltuğa bıraktım.
Bay Gabriel de yanıma geldiğinde bacaklarımı toplayıp,geri çekilmeye çalıştım ama izin vermedi.
Başımı kaldırıp,kendisi oturduktan sonra bacağına koydu.
Bu beklenmedik davranışının heyecanıyla titredim. Omzuma bıraktığı kolundan buram buram burnuma dolan eşsiz,erkeksi kokusunu içime çektim.
Bay Gabriel biçimli,uzun parmaklarını saçlarımdan geçirmeye başladığında istemsizce keyifli bir mırıltı çıkardım.
Gözlerimi huzurla kapattım.
-'Yorgun musun?'
Yatıştırıcı,tok sesin sahibine başımı iki yana sallayarak cevap verdim.
Yüzünü bana yaklaştırdığında nefesimi tuttum,dudaklarımı dişlemeye başladım ama o dişlerimin arasına kısılmış dudaklarıma attığı küçük bakışın ardından kulaklarıma fısıldadı; 'O zaman dışarı çıkıyoruz,Paris'i gezeceğiz.'
Beklentiyle kasılan bedenim aniden gevşeyince omuzlarım iyice geri düştü,kürek kemiklerim belirginliğini kaybetti.
Bay Gabriel'in çektiği elinin yerini benim elim aldı,hızlı hızlı saçlarımı parmaklarımın arasından geçirerek kafamı kaşımaya başladım.
Bay Gabriel'e hala bakamıyordum. O bana yakın olduğunda bedenimin tepkilerini kontrol edemiyordum. Kanımın akış yönünü değiştiriyordu,beynim kullanım dışı oluyor ve üzerinde tek bir mesaj geziniyordu. 'Gabriel'le seviş!'
Sevişemediğim her an hayal kırıklığı yaşatıyordu. Ona karşı iradem git gide zayıflıyordu. Hamilelik hormonlarındandır,diyerek geçiştirip duruyordum; İçten içe beni korkutan düşünceleri savurarak.
-'Olur gezebiliriz.' Dedim,sesimi bulduğumda.
Kısa süreli bir duşun ardından tayt ve tunikten oluşan rahat hamile kıyafet kombinimi giydim.
Bay Gabriel de diğer banyoyu kullanmış olmalıydı ki hafif nemli,şekillendirilmiş saçları ve gömleğinin ön düğmelerini ilikleyerek geliyordu.
-'Hadi,gidelim.' Dedi,sırtımdan destek olarak beni çıkışa doğru yönlendirirken.
Apartmandan çıkar çıkmaz kaldırımın kenarına park edilmiş limuzin dikkatimi çekti.
Her yeri limuzinle mi gezecektik yani? Değişik hissetmiştim.
Turist olduğunuz yerde limuzinle gezmek her yiğidin harcı değildi. Gerçi Bay Gabriel turist sayılmazdı. Burada bir evi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAREZZA
Roman d'amourElif Mary'nin ölümünden sonra ardında bıraktığı vasiyetle fantezi otelinin sahibi olan Gabriel bu oteli büyütüp farklı konseptlerde,farklı ülkelere taşımıştır. Sevgilisinin ihanetinin de yüzünden kendini aşka kapamıştır. Artık karanlığa bürünen Gab...