13.Bölüm

116 9 1
                                    

Hayatın belirlediği üç kural vardır. Bu üç kuralı insanoğlu sorgusuz sualsiz yapmak zorunluluğu taşır. Birinci kural doğumdur. İnsan küçük ve savunmasız olarak gelir dünyaya. Hangi ırktan hangi cinsiyetten hangi toplumdan gelirse gelsin insanoğlu minik, masum ve savunmasız olarak doğar. Aldığı ilk nefes ile başlar hayata ve zaman ilerledikçe hayatın ikinci kuralına geçiş yapar.

İkinci kural yaşamaktır. İnsanoğlu çevresinden görüp öğrenerek büyür. Attığı her adımda görür, öğrenir ve harekete geçer. Okur, büyür, bir iş sahibi olur, aşık olur, hayat izin verirse o aşık olduğu kişiyle evlenir, kendi ailesini kurar ve hayatın ona getirecekleriyle yaşamaya devam eder. Hayat kusursuz değildir. Her şeyin tersi de olabilir. Okumayabilir, suçlu olabilir, aşık olmaz, ailesi olmaz. Nasıl yaşayacağı attığı adımlarla belli olur asıl zorunluluk büyümesi ve hayata devam etmesidir. Tabi bunun da bir başka yönü var. Belki de yaşayamadan ölür. Ne yaşarsa yaşasın insanoğlu her zaman hayatın üçüncü kuralına ulaşır.

Hayatın üçüncü kuralı ölümdür. Bu dünyadaki yaşamımızın sonudur. Bunun nasıl bir kural olduğunu kavramamız zor. Bizim için en önemli olanı ilk iki kural. Doğmak ve yaşamak. Üçüncü kural kafa karıştırıcı olduğu için insanoğlu bunu aklına fazla getirmez ama içindeki his bilir bu üçüncü kuralı sadece derinlerde gizlenen bu kuralı yüzeye çıkarmaz.

Barlas'ın yerde hareketsiz bir şekilde yatan bedenini bulmalarından yirmi dakika geçmişti. Olay yeri inceleme ekibi gelmiş ve görevlerini yapmışlardı. Olay yeri Savcısı Deniz Bey, Kerim'i bu dikkatsizliğinden dolayı azarlarken Barlas'ın bedenini otopsi için Adli Tıp Kurumuna götürülmek üzere ambulansa konmuştu. İçlerindeki ufak umuttan dolayı ambulans çağırmışlardı ama bu pek bir şey kazandırmamıştı. Gelen ambulans Barlas'ı Adli Tıp Kurumuna götürürken Ömer'de kendi arabasıyla peşinden gidiyordu. Yoldayken hep diğerlerine Barlas'ın öldüğünü nasıl söyleyeceğini düşünmüştü. Adli Tıp Kurumuna vardıklarında Barlas'ın bedenini otopsi için hazırlayıp Hakan'ın yanına götürdüler. Hakan bu sefer inceleyeceği kişinin yüzünü görmek için üzerine örtülen örtüyü kaldırınca ciddi olan yüz ifadesini hemen şaşkınlık yer aldı. Bu hiç beklemediği bir şeydi.

"İnanamıyorum. Barlas?", Hakan arkadaşının cansız bedenine arkasını dönmüş ağlamaya başlamıştı. Adli Tıp çalışanı olarak inceleceği en zor kurban bu olacaktı. Yapabileceğinden emin bile değildi. Ona bakamıyordu. Her cansız bedene baktığı gibi bakamıyordu. Ne kadar olmuştu en son görüştükleri bu yandan? Kaç gün geçmişti aradan? Doğru düzgün sohbet edemeden şimdi masasında bulmuştu arkadaşını. Masasının yanına gitti ve yere çömelip ağlamasını şiddetlendirdi. Kendine gelemiyordu. Kolay değildi. Daha vedalaşamamıştı bile. Bu vakada soğuk kanlı olamıyordu. Barlas ile anıları canlandı zihninde. Gerçekten bir şırıngayla mı son bulmuştu her şey? Nasıl kabullenecekti bu durumu? En iyi o biliyordu ölümü. Ceset dolu bu odada çalışıyordu ve şimdi o bulundukları odaya arkadaşı da gelmişti. Sohbet etmeye değil iş için gelmişti. Farklı bir taraftan yine iş için gelmişti.

"Barlas lanet olsun nasıl gidersin?", aklı almıyordu. Kendince inkar ediyor ancak inkar ettiği şeyin doğruluğunu her kontrol etmek için Barlas'ın cansız bedenine döndüğünde yerine geri gidiyor ve ağlamasını şiddetlendiriyordu.

"Gel gel merak etme buranın sorumlusu Hakan'da içeriye arkadaş aldığı oluyor. Hem sen araştırmacı bir doktorsun bir şey olmaz.", şans eseri kapı açılmış ve meslektaşı İrem gelmişti. İrem yerde ağlayan Hakan'a ağzı açık bir şekilde baktı.

"Hakan? Sen iyi misin?", konuşamadı. Başını iki yana sallayarak gözleri kapalı arkasındaki masada yatan Barlas'ı işaret etti. İrem masaya yaklaşıp Barlas'ın bedenine baktı. "Ooo kim bu yakışıklı ceset?", Hakan'dan çıkan hıçkırıkla başını salladı. "Haa anladım akraban ya da arkadaşın olmalı. İstersen ben hallederim?", tekrardan bir şey diyemedi Hakan. Sadece başını yukarı aşağıya sallamakla yetindi. "Tamam o zaman ben bakarım. Oya sende kusura bakmazsın dimi? Normalde ufak araştırmana yardım edecektim ama..."

Barlas ArslanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin