5.Bölüm

289 26 14
                                    

Yeni bir gün, yeni başlangıçlar. Barlas yataktan kalkar kalmaz banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Tıraş olmayı bir an aklından geçirse de hemen vazgeçti. Şu an ki halini iyi buluyordu. Aynada kendine bakmak için birkaç dakikasını ayırarak yüzünü inceledi. Bugün onun için büyük gündü. İşine geri dönecekti. Hem heyecanlı hem de gergindi. Geçmişi onu bırakmıyor, adeta arkadan ona sıkıca sarılmış bir halde sevdiklerini kaybedişini anlatıyordu. Yüzünü tekrardan yıkayıp ellerini lavabonun kenarına koydu. İçinde tuttuğu derin nefesi kurtulmak istermişçesine hızla dışarıya verdi. Kendine geldiğini düşününce elini yüzünü havluyla kurulayıp banyodan çıktı. Odasına geri döndüğünde siyah eşofman altını ve beyaz kısa kol tişörtünü çıkarıp üzerine beyaz gömleğini ve siyah pantolonunu giydi. Düz renk siyah kravatını bağlayıp aynı renkte ceket giydi. Siyah kemerini de taktıktan sonra gri trençkot ceketini alıp odasından çıktı. Mutfağa gitmeden önce Çiçek'in odasına girdi. Uyanmış olan Çiçek, babası olarak bildiği adamı görünce gülerek kollarını ona doğru uzattı. Barlas, Çiçek'in gülüşünde karşılık vererek onu kucağına aldı. Çiçek ile mutfağa gittiğinde Dünya Hanımın mükemmel bir kahvaltı hazırlamış olduğunu gördü. Barlas baş köşeye oturur oturmaz gözlerini masanın üzerinde gezdirdi.

"Günaydın Dünya Hanım. Kahvaltı çok güzel görünüyor. Şimdiden ellerinize sağlık."

Dünya Hanım bardaklara çay koyup yerine geçti. Gülümseyerek Barlas'a ve kucağındaki Çiçek'e baktı. "Afiyet olsun. Çiçek uyanmış ha? Ben baktığımda uyuyordu."

Çiçek ağzından mırıltılar çıkararak babasının kucağında hareket ediyordu. Barlas onu saçından öpüp kokladı. "Uyandı tabi. Baktı babası geliyor 'uyanayım da babama görüneyim' dedi. Dimi kızım?", Çiçek minik elleriyle babasının kendisini tuttuğu büyük elinin parmaklarıyla oynamaya başladı. Barlas onun bu halini o kadar çok seviyordu ki. Kızına biraz daha hayranlıkla baktı. Ona bakmalara doyamasa da kahvaltısını yapmalıydı. Bir yandan Çiçek'i tuttuğu elinin baş parmağıyla Çiçek'in ellerini okşarken diğer yandan da kahvaltısına başladı.

"Bugün işine geri dönüyorsun. Heyecanlı mısın?"

Çayına şeker koyduktan sonra karıştırıp çay kaşığını bardaktan çıkarıp masanın üzerine koydu. "Biraz gerginim. Onun dışında iyiyim."

"Eh sizin işte kolay değil."

"Değil ama işimi çok özledim. Bu yüzden bir yandan da mutluyum.", söylediği gibi bir yandan da mutluydu. Zor zamanlar yaşamış olmasına rağmen işini çok seviyordu ve şimdi geri dönmek onu mutlu ediyordu.

Dünya Hanım birkaç yudum çay içtiği bardağını yerine koyup tabağına bir tane omlet aldı. "İdil ile konuşmuştum. Bana olanları anlattı. Başınız sağ olsun."

Barlas, Dünya Hanımın aniden bu konu konuşmasıyla afalladı. Çatalının elinden masaya düşmesiyle çıkan sesle kendine gelip başını salladı. "Dostlar sağ olsun."

"Çiçek'i evlat edinmeniz çok iyi helal olsun size."

"Sağ olun.", Barlas daha fazla konuşmadan kaçınıp kahvaltısına devam etti. O sırada telefonunun çalmasıyla kahvaltısı yarıda kesildi. Ağzındaki lokmasını bitirip telefonunu açıp kulağına götürdü. "Efendim Ömer. Tamam birazdan çıkacağım. Tamam evinin konumunu at ben gelip alırım seni. Görüşürüz."

Barlas telefonu kapatıp evden çıkmak için hızlıca çayını içip ayağa kalktı. Çiçek'i öpüp koklayıp Dünya hanımın kucağına bıraktı. "Benim gitmem gerek size iyi günler.", trençkot ceketini giyer giymez tekrardan Çiçek'e baktı. "Lütfen ona iyi bakın.", deyip hızla evden çıktı. Asansörle kapalı otoparka indiğinde hızlı adımlarla arabasına doğru ilerledi. Arabasına binmeden önce etrafa bakındı. İçinde iyi olmayan hisler vardı. Tam arabasına binecekti ki arkadan gelen sesle hızla sesin geldiği yere dönüp elini kemerine doğru attı. Tabi eli boş yere gitti. Daha silahını almamıştı. Sesin geldiği yerde bir kadın çantalarını yere düşürmüştü. Barlas'ın kaşlarını çatarak kendisine bakmasıyla kadın tedirgin bir şekilde ellerini göğüs hizasında kaldırdı. "Kusura bakmayın korkutmak istememiştim."

Barlas ArslanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin