12.Bölüm

139 8 0
                                    

Gecenin karanlık soğuğuyla birlikte yağmurda başlamıştı. Kimisi şüphelilerle emniyete gitmiş kimisi de araştırma yapmak için otelde kalmıştı. Barlas, Ömer, Kerim ve Doruk, Alev'in sorgusu için emniyete gidenlerdendi. Doruk, Barlas ve Alev'in telefonlarını incelerken Ömer ve Barlas'ta onun yanında sorguya gitmeden önce dinleniyorlardı. Papyonunu çözüp gömleğinin ilk iki düğmesini açarak arkasına yaslandı. Derin bir nefes verirken gecenin yorgunluğu şimdiden üzerinde hissetti. Bu gece olan her şeyin bu kadar hızlı gelişmesini beklememişti. Şans mıydı yoksa başka bir şey mi vardı bunu kestiremiyordu. Başının hafiften ağrımasından dolayı zihnine fazla yüklenmedi. Kol saatine baktığında saatin 22.45 olduğunu gördü. Başını arkaya yaslayıp gözlerini kapattığı sırada Doruk'un kahkahasını duydu. Hiç ilgilenmeden pozisyonunu korudu.

"Ne oldu neye gülüyorsun?", Ömer, Barlas'ın aksine Doruk'un neye güldüğünü merak etmiş ve masasına gitmişti. Doruk elindeki kırmızı renkteki kılıfı olan telefona bakıp gülüyordu.

"Barlas'ın iki saat boyunca ne yaptığını buldum.", bunu demesiyle hızla gözlerini açtı Barlas. Bu ne demekti? Yerinden kalkmadan ortağının da kahkahasını duydu. Başını onlara çevirdiğinde ikisinin de arsızca güldüğünü gördü. Merakı yorgunluğunu es geçtiğinde ayaklanıp onların yanına gitti.

"Neye bakıyorsunuz bana da gösterin.", Doruk'un yüzünde gülüşünün yerini sinsi bir sırıtma yer aldı. Elindeki telefonu Barlas'a uzatırken Barlas çoktan kaşlarını çatmış, yavaşça telefonu eline almıştı. Ekranda açık olan galeriyi görür görmez şok olmuştu. Nerdeyse altmış tane fotoğraf vardı ve hepsi bu geceye aitti. Fotoğraflara tek tek baktığı sırada Doruk ve Ömer gülüyorlardı. Fotoğrafların hepsinde kendisi uyuyordu. Alev farklı açılarla ve farklı pozlarla Barlas ile selfie çekilmişti. Fotoğrafların bazılarında Alev, Barlas'ı öpüyordu bazılarında Alev, Barlas'ı göğsüne yatırmıştı bazılarında da tam tersi şekilde fotoğraflar vardı. Farklı efektlerle farklı açılarla çekilen bu fotoğraflar Barlas'ı hem sinirlendirmiş hem de rahatsız etmişti.

"Kadına bak ya o işi götürürken senin ruhun duymamış."

"Hayırlı olsun kardeşim.", Doruk ve Ömer sırayla söyledikleri cümlelerden sonra ellerini birbirlerine çakarak gülüşmeye devam ettiler. Barlas telefonu orta sehpanın üzerine bırakarak iki eliyle ikisini gösterip yukarıya baktı.

"Şu çalıştığım insanlara bak Allah'ım ya. Vurulsam elek oldum diye gülecekler.", ikisi de gülmeyi kesip kaşlarını çattılar. Doruk yayılarak oturduğu koltuktan Barlas'ın bacağına tekme attı.

"Tövbe de lan o kadar da değil."

Kapının açılmasıyla gözler o tarafa döndü. Kerim kapıda durup başıyla dışarıyı işaret etti. "Gidin sorgulayın kadını. Daha fazla beklemeyelim. Sizde bekleyerek enerjinizi boşa harcamayın."

"Tamam. Hadi Ömer gidelim.", ikisi odadan çıkarken Doruk hızla Alev'in telefonundaki fotoğrafları Kerim'e gösterdi. Kerim, Doruk ile Ömer'in aksine bu duruma sinirlenmişti hatta Doruk'un gülmesiyle ensesine vurmuştu.

Sorgu odasına giderlerken ikisi de ciddi ve yavaş adımlarla ilerliyorlardı. Alev'in ne kadar veya ne konuşacağını bilmiyorlardı tek bildikleri şey onun ağzından çıkacak her bilginin bu soruşturma için önemli olduğuydu. Sorgu odasına girdiklerinde Alev'i çok rahat bir şekilde buldular. Dik oturuşu, gülümseyerek karşıya bakması ve masaya kelepçeli olan ellerini birleştirip işaret parmaklarını ellerinin dışına vurması ya bir planı olduğunu ya da özgüveni yüksek olduğunu gösteriyordu. İkincisinin akla daha yatkın olduğunu düşünerek karşısına oturdu Barlas. Mavi gözlerini karşısındaki kadına dikerek gülümsedi. "Selam kraliçe."

Barlas ArslanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin