17.Bölüm

63 3 0
                                    

'Suçluların cezası masumların sınavı oldu.'

İnsan; hayat başlatmasını da bilir, bitirmesini de bilir. Yaşamayı da bilir insan, ölmeyi de. Yaşamak, yaşatmak için hayat bitiren de var, hayat bitirmek için yaşatanda. İnsana akıl verildi hakkıyla kullansın diye; kimisi bencil oldu kendi hakkını unutup diğerlerinin hakkını çalmaya kalkıştı, kimisi cömert oldu paylaştıkça kazandı. Kazandığını sanan suçlulardan kimisi zamanla pişman, kimisi ise kazanamadı diye öfkeyle dolu oldu. Gönül gözü diye bir şey vardır. Normal gözün göremediğini gönül gözü görür. Pişman olanlar zamanla gönül gözüyle baktılar etrafa farkına vardılar gerçekte yaptıklarıyla kazanmak diye bir şey olmadığının. Artık iş işten geçmişti. Kimisi gerçeklerin farkına varsa da yoluna devam etmiş, kimisi pes etmiş, kimisi de kendisini herkese hatta kendisine bile affettirmek için çalışmalara başlamıştı. Hapis insanı dört duvar arasına tıktığı gibi yaptığını düşünmesini de sağlayan bir yerdir. Yıllar, aylar, haftalar, günler, saatler, saniyeler ve saliseler geçtikçe insan yapacak bir şey bulamadığında kendini düşünmeye iter. Haluk Bey'de kendisini düşünmeye itmişti kaldığı hatta kalmaya devam ettiği yerde. Hayatı bundan daha iyi olabilirdi. Her ne kadar düşünse de bazı yaptıklarından pişman değildi. Kendine göre sebepleri vardı o yaptığı 'bazı' şeylerden pişman olmamasının.

Barlas ile konuştuktan yirmi dakika sonra kendini kaldığı cezaevinin önünde buldu. Polisler kollarını tutarak onu içeriye götürecekleri zaman o zorla durup Kerim'e döndü. "Kerim bekle bir şey soracağım.", duyacağı soruya meraklanmayarak Haluk Bey'e döndü. Kerim'in sessizliğinin devam etmesine karşı etrafına bakınıp fısıldayarak sorusunu sordu. "Eğer size başka bilgilerde verirsem oğlumu uyandığında görmeme izin verir misiniz?"

"Başka bir şey biliyorsan anlat aksi takdirde sana anlattırmayı iyi biliriz. Bizi uğraştırmadan anlat da zamanımızı çalmış olma."

"Hayır aklıma gelen bir şey yok ama Barlas'ı görmek için gece gündüz düşüneceğim.", söylediklerine inanmak istermiş gibi onu izledi Kerim. Her şeyi değerlendirmesi gerekiyordu başka şansı yoktu. Barlas'ı görmesi için izin almak kolaydı. Asıl sorun Haluk Bey'in kendileriyle oynama fikriydi. Yalan söyleyebilirdi, kendilerini tuzağa düşürebilirdi ve buna karşılık istediği olacaktı. Kısaca Haluk Bey, kendilerini parmağında oynatabilirdi ve bu durum hiç iyi olmazdı. Derin bir nefes verip ellerini cebine koydu.

"Tamam ama Barlas'ı ancak söylediğin şeyin doğruluğuna emin olduktan sonra görmeni sağlarım. İyi düşün Haluk. En küçük yalanında hiç iyi şeyler yaşamazsın!", söylediklerine karşılık Haluk Bey sadece başını salladı. Konuşma bitince polisler Haluk Bey'i Gardiyanlara teslim edip Kerim ile oradan ayrıldılar. Evine doğru giderken yol boyunca kar yağışını izledi. Eve geldiğinde paltosunu çıkarıp askılığa astı. Silahını da kılıfıyla birlikte yatak odasında yatağının dibindeki komodinin çekmecesine koyup üzerini değiştirdi. Saatin geç olmasından dolayı dişlerini fırçalayıp direk yatacaktı. Banyoya gidip diş fırçasını hazırlarken gözü çoğunlukla aynadaki ifadesindeydi. İyi görünümlü, bir evlilik yapmış ve o evliliğinden çocuğu olan, kırk sekiz yaşında bir baba ve Emniyet Müdürüydü. Böyle iyi özelliklere sahip olsa da aynaya her baktığında bir suçluya bakıyormuşçasına bakardı hep. Normalde Açelya'nın annesi Sedef'in dosyasını haksız yere kapatmasına alışmıştı taaki Barlas o gün kendisine yumruk attığında o alışkanlık son bulmuştu. O günden beri tekrardan suçluluk hissetmeye başlamıştı. Bu suçun cezasını kabullenmişti. Sonuçta insan hatalarını hayatın ona çektirdiği cezalarla anlayabilirdi.

Dişlerini yavaşça fırladıktan sonra aynada kendisine uzun uzun baktı. Gayet iyi bir görünümü vardı. İstese tekrardan evlenebilirdi ve kendine yeni bir hayat kurabilirdi ama onu engelleyen bir şeyler vardı. Bu konuyu ne kadar uzun süre düşünmek istese de yarın yapacağı bir sürü işi olduğunu hatırlayıp odasına döndü. Yatağına yatıp gözlerini tamamen kapamadan önce son kez pencereden kar yağışını izledi. Oğlunun karı ne kadar sevdiğini hatırlayınca onunla vakit geçirmesi gerektiğini aklının bir kenarına yazıp gözlerini kapattı. Eşiyle bu yüzden ayrılmıştı. Artık onlara vakit ayırmayı bırakmış dahası istemediği halde umursamayı da bırakmıştı. Eski eşi bu hallerine bir şey demese de oğullarının okulda kaza geçirmesinden ve Kerim'in bunu olaydan bir gün sonra öğrenip hastaneye öğrendiğinden dört saat sonra gelmesi bardağı taşıran son damla olduğundan ondan boşanmış ve oğlunun velayetini de almıştı. Bunlar tekrardan aklına gelince gözlerini sıkıp gözüne gelen görüntüleri kovdu ve uykuya daldı.

Barlas ArslanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin