4.Bölüm

347 24 12
                                    

"Çiçek'e dikkat et olur mu?", Çiçek'i hazırlamaktan tut Pars'ın kucağına verene kadar bu cümleyi ona neredeyse yüz kere tekrarlamıştı Barlas. Pars gözlerini devirerek Çiçek'i kucağında sıkıca tuttu. Yüzüne gelen, Çiçek'in giydiği montta bulunan pembe tavşan kulaklarını geriye itip Çiçek'i kendisine doğru yasladı.

"Anladık Barlas. Çiçek'e göz kulak olacağım. Zaten onu eşime götürüyorum. Hem İdil kız çocuklarını çok sever. Neymiş onu pembe pembe giydirirmiş te falan filan."

"Giydirsin, giydirsin. Her kıyafetinde fotoğraf çekip bana atsın.", gülümseyerek eğildi ve Çiçek'in elini öptü. Başını kaldırıp gözlerini Pars'a dikti. "Aman diyeyim dikkat et. Kış aylarındayız kızımın üşümesine izin verme."

"Tamam merak etme.", deyip arabasına ilerledi Pars. Çiçek'i arka koltuğa oturtup şoför koltuğuna geçti. Barlas onların gidişini arkadan izledikten sonra kendi arabasına yöneldi. Bugün Kerim ile konuşacaktı. O yardımcı olabilirdi. Fiziksel olarak çok sağlıklıydı. Altı ayda bir yaptırdığı check-up sonucunda içi hep rahattı. Zihinsel olarak da hazır olduğunu biliyordu. Her ne kadar kendisine acı çektirse de aklının hala sağlam olduğunun farkındaydı. Arabayı karakola doğru sürerken parmaklarını direksiyona vuruyordu. Her ilerleyişinde daha çok geriliyordu. Oysa gerilmesi için hiçbir sebep yoktu. Sanki her an kötü bir şey olacakmış gibi gergin ve tetikteydi. Direksiyonu bir eliyle sıkıca tutup diğer eliyle camı sonuna kadar açtı. Dışarıdan gelen soğuk hava gerginliğini az da olsa almıştı. Trafik ışıklarına yaklaştığında kırmızı ışık yanınca yavaşlayıp durdu. Bu sefer daha dikkatliydi. Dünkü olayı tekrardan yaşamak istemezdi. Yeşil ışığın yanmasını beklerken güneş gözlüklerini taktı. Havada güneş vardı ama sadece ışığını görüyordu ısısını alamıyordu. Yan koltuğa koyduğu sigara paketini ve çakmağını çıkardı. Paketinden bir tane sigara çıkarıp ağzına koydu. Çakmağıyla sigarasını yakıp hızlıca bir duman çekmişti. Çakmağını ve sigara paketini ceketine geri koyar koymaz yeşil ışık yanmıştı. Işığın yanmasıyla yoluna devam etti. Kendisi başarılı bir dedektifti. İşini geri alabilirse bu başarıyı devam ettirecekti. Kişiliğine ve kendisine güveniyordu. Bu güven artışıyla beraber gaza bastığını fark edince hemen hızını düşürdü. Başarısını, işini, geleceğini ve Çiçek'i düşündüğü sırada nihayet karakola varmıştı. Arabasını park edip karakolun içerisine doğru ilerledi. Güneş gözlüğünü çıkarıp eline aldı. Etrafında bir iki kişinin ona bakmasına takmayarak dün girdiği odaya ilerledi. Kapıyı çalar çalmaz Kerim'in 'gir' dediğini duydu. Dediğini yapıp kapıyı açtı. Odanın içerisine girerken Kerim ona hem şaşkınlıkla hem de gülümseyerek bakıyordu. "Barlas! Bu ne güzel tesadüf ben de şimdi seni arayacaktım. Sana önemli bir şey demeliyim."

"Benim de sana diyeceklerim var."

Kerim masasının önündeki tekli koltuklardan birini işaret etti. "Otursana."

Barlas, dediğini yapıp koltuğa oturdu. İkisi de konuyu uzatmadan konuşmaya başladılar.

"İşe geri dön."

"İşe geri gelmeni istiyorum."

Önce ikisi de aynı anda aynı anlamı taşıyan cümleyi söyledikleri için küçük bir şok geçirseler de sonunda ikisi de tebessüm etmişti. Şimdi ikisinin içi de rahatlamıştı. Kerim, Barlas'ı ikna etmek için zaman harcamayacaktı, Barlas'ta iş aramak zorunda kalmayacaktı. Kerim kahve dolu kupasını eline alarak arkasına yaslandı. "Açıkçası geri dönmeni istemen beni o kadar mutlu etti ki Barlas."

"Bunun farkındayım.", dedi çapraz gülümsemesini yüzüne yerleştirerek. O da sevinmiş ve içi rahatlamıştı.

"Güzel. O zaman bugün İçişleri Bakanlığı'nın Müsteşar yardımcısıyla yapacağımız ufak toplantıya geliyorsun. Bir olay için buluşacağız ve bu olaydaki dedektifimizin bir ortağa ihtiyacı var. Ben şahsen seni düşünüyordum."

Barlas ArslanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin