8.Bölüm

243 29 3
                                    

Dün gece içilen ağır alkollerin etkisiyle sabaha kadar aralıksız uyuyakalmışlardı. İkisi de alarmları çalmasına rağmen yerlerinden kıpırdamamış uyumaya devam etmişlerdi. Biri koltukta yatarken diğeri dış kapıya yakın tekli koltukta uyuyordu. Birden kapının çalmasıyla ikisinin de gözleri bir anlığına açılmıştı. Barlas kafasını koltuğun kenarından kaldırıp ev arkadaşına yarı açık gözlerle baktı. "Engin kalksana kapı çalıyor."

Engin uykulu bir sesle sinirle küfrederek omuz silkti. "Sen kapıya daha yakınsın sen bak."

"Üstümde tişört yok."

Homurdanarak üstündeki kapalı mavi rengindeki tişörtü çıkarıp ev arkadaşına attı Engin. Tişörtün Barlas'a ulaşıp ulaşmadığına bile bakmadan başını yastığa daldırdı. Tişörtü üzerine geçirirken ayaklanan Barlas uykunun verdiği sinirle Engin'e seslendi. "Allah belanı versin!"

"Sen daha yakınsın senin belanı versin.", aklı uykudan dolayı başında olmayan arkadaşının söylediğine gülmek istese de kendisi de şu an pek iyi bir durumda olmadığından sadece olduğu yerde durdu. Gözlerini tam devirecekken kapının tekrar çalmasıyla gidip kapıyı açtı. Karşısında beyaz tenli, kendisinden kısa boylu, kızıl kısa saçlı ve yeşil gözlü, kendisinin yaşlarında bir kadın vardı. Tanımadığı bu kız kendisine şaşkınlıkla bakmıştı. "Çok özür dilerim.", söylediği her kelimesinde oynayan dudaklarına baktı Barlas. Kızın sesi sanki kendisini hipnotize etmiş gibi konuşmasını bekledi. "Ben halamın yanına gelmiştim de sanırım yanlış daireye gelmişim."

Uyku sarhoşluğunun verdiği kafa karışıklığıyla karşısındaki kadını daha çok inceledi. Kapalı yeşil rengindeki ceketini giymek yerine eline almış giydiği bluzun omuzlarını göstermesine izin vermişti. Giydiği yüksek belli lacivert pantolonu ve kahverengi kısa botlarıyla uyumu yakalamıştı. Kendisine bu kadar bakmasından rahatsız olan genç kadın elini Barlas'ın görüş alanında sağa sola doğru salladı. "Beyefendi siz sapık mısınız?"

Kızın kurduğu cümleyle kendine gelen Barlas gülümsedi. "Şey affedersiniz dalmışım bir an. Hayatımda ilk defa kızıl saçlı ve yeşil gözlü, güzeller güzeli bir kadın gördüm. Yani sapık demeyelim de şu an ilkleri yaşayan bir komşu diyelim."

Utanarak başını eğip önüne düşen bir tutam saçını kulağının arkasına attı. "Ben de sanırım ilk defa bu kadar güzel mavi gözleri olan bir adam görüyorum.", onun gülümsemesine sebep olunca kendisi de üst dişlerini gösterecek şekilde kocaman gülümseyerek başını kaldırıp elini Barlas'a uzattı. "Havin Loya Kaya."

Barlas, Havin'in elini nazikçe tutup tokalaştı. "Bende Barlas Arslan.", bir anda Havin'in kapıyı çalma sebebini hatırlayınca tek kaşını kaldırarak, "Sizin halanız kimdi?", dedi.

"Şevval Kaya'nın yeğeniyim ben.", yan dairedeki yaşlı kadının adını duymasıyla Barlas yavaşça elini çekip ağzını kapattı. Birden yan dairenin kapısının açılmasıyla Havin'in halası Şevval Hanım geldi. Yeğenini görmenin mutluluğundan yukarıya doğru kıvrılan dudakları, Barlas'ı görmenin verdiği sinirle aşağıya geri indi. Hızlı adımlarla yeğeninin yanına geçip yeğenini arkasına aldı.

"Geç kız şöyle arkama. Bana bak hayırsız Arslan, yeğenimden uzak dur!"

Havin'in büzdüğü dudaklarından çıkan cümle Barlas'ın çok hoşuna gitmişti. "Hala ya neden öyle diyorsun? Nesi var ki Barlas'ın?"

Yeğeninin hemen böyle soru sorması kendisini hem şaşırtan hem de sinirlendiren Şevval Hanım, yeğenine döndü. "İçkisi var! Çöpü var! Bu var ya bu her çöpünü kapısının önüne koyuyor dışarı çıkınca atarım diye eh o zamana kadar da apartman kokuyor!"

Barlas ArslanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin