25 yıl önce:
Prens Kutan, babası Kral Milor'un Krallar kongresi için yaptığı hazırlıklara yardım ediyordu. Gençliğin verdiği ateşle yanıp tutuşuyor ve yakında geçeceği kral tahtını hak ettiğini babasına kanıtlayan ilmek için can atıyordu. Kral Milor'un katı,ciddi ve sert bir yapısı vardı ve kolay kolay memnun olmazdı. Bu da Prens Kutan'ı daha çok çaba sarf etmeye sevk ediyordu. Prens Kutan için Babasına kendini kanıtlamak onur meselesi haline gelmişti. Ve bu amaç uğruna her şeyi göze almaya hazırdı.-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Babasının son günlerde bitmek bilmeyen telaşlı hazırlıkları Aria ve annesini de epey yıpratmıştı. Aria korkuyordu. Sadece babası için değil halkının güvenliği için de endişeliydi. Henüz daha yeni bir golemi olacakken babasının iki hafta içinde bir savaşa gitmesi büyük talihsizlikti. Saldıranlarsa molegler, tamamen kontrolden çıkmış haldelerdi.
Golemler genelde toprak ya da kilden yapılan efendilerine her açıdan hizmet için yaratılmış yaratıklardı ve her Flogan'ın farklı şekilde golemi vardı. Aslan,kartal,şahin ya da farklı iki yarı yarıya hayvanlar olarak şekillendirilirlerdi. Golemlerin hangi şekillerde olacağına da Doğa Ana Zefir ile karar veriyordu.
Zefir yıllar önce krallıklara doğa anadan bahşedilmiş bir hediyeydi. Golemlere hayat üfleyen oydu.
Molegler ise golemlerin kontrolsüz olanlarıydı. Herhangi bir efendiye itaat etmeyen sadece etrafına zarar veren yakıp yıkan aptal varlıklardı. Serendipity de yaşamı zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyorlardı.Aria ise onlardan son günlerde kat kat nefret ediyordu.
Golemine hükmetmeyi öğrenmesi için babasının yanında olacağını ve ona işi inceliklerini öğreteceğini düşünmüştü ama olayların bu şekilde gelişeceğini kim bilebilirdi ki?
Kral Kutan günlerdir çalışma odasından çıkmıyor saldırı planlarının üstünden tekrar tekrar geçiyordu. ufak bir sapma pek çok kişinin hayatına mal olabilirdi. Dostlarıyla yaptığı plana o kadar odaklanmıştı ki kapının kenarında onu buğulu gözleriyle izleyen küçük kızıl saçlı kızını farketmemişti bile. Bir iki ay öncesine kadar ne kadar da sakin huzurlu bir hayatları olduğunu düşündü Aria. Şimdi o günlere dönüp babasının onu şimdinin aksine farkettiği onunla ilgilendiği mutlu küçük ailesine dönmesini o kadar istiyordu ki bunun için her şeyi yapmaya hazırdı.
Kral Kutan nefes almak için kafasını kaldırıp elini aklaşmaya başlamış kızıl kahve saçlarının arasından geçirirken kızının puslu iri mavi gözleriyle karşılaştı. Saçları iri dağınık bukleler şeklinde yarım topluydu. Aria saçlarının toplanmasından nefret ederdi ama annesi Kraliçe Silya'nın bitmek bilmez inadı ve çabalarının gazabına uğrayarak zorla toplanmıştı.
"Kızım ,buraya gel." diye emretti Kral Kutan.
Babasının emriyle ona yaklaşan Aria başını yere eğmiş vaziyette beton dama zemini izliyordu şimdi.
"Başını kaldır ve bana bana bak kızım." diye ikinci kez emretti Kral Kutan.
Babasına tekrar itaat eden Aria'nın gözleri bu sefer dolu doluydu ve bir iki damla göz yaşı yanaklarından süzülerek gece mavisi kabarık etekli elbisesini ıslattı.
"Seni bu şekilde görmek istemiyorum. Annene ve kardeşin Eliyes 'a sen göz kulak olmalısın.Seni böyle görürken nasıl savaş meydanında aklım sizde kalmadan savaşabilirim?"
"Biliyorum babacığım ama her şeyin bu kadar hızlı gelişmesi beni korkutuyor. Daha yeni bir goleme sahip olacakken senden aylarca uzak kalmak hiç adil değil."
Kral Kutan küçük kızının çenesinden tutarak tekrar göz göze gelmelerini sağladı. Tek eliyle kızının omzunu sıvazlayarak konuştu.
"Durum ne kadar kötü olursa olsun senden güçlü olmanı istiyorum Aria. Bunu Kralın olarak değil baban olarak istiyorum kızım. Artık 16 yaşında güçlü bir kızsın ailen ve Serendipity' nin sana ihtiyacı var." derin bir nefes alarak devam etti. "Kendi golemine sahip olacağın için seninle şimdiden gurur duyuyorum ve inanıyorum ki başarılı bilge bir savaşçı olacaksın. Bu senin kanında var.Babana güçlü olacağına söz veriyor musun kızım?"
Aria babasının kahve gözlerine şimdi daha cesur ve inançlı bakıyordu. Aria babasının elini sımsıkı tuttu ve
"Söz veriyorum babacığım" dedi. "Sen savaştan dönünceye dek bilge bir savaşçı olmaya çoktan başlamış olacağım." Ve baba kız birbirlerine sanki son kez olacağını hissetmiş gibi sımsıkı sarıldılar. Kral Kutan kızına sarılırken içinden ne pahasına olursa olsun diye yemin etti. "Ne pahasına olursa olsun sizi hayatta tutacağım."Kehanet Arya'nın yaşayacağını söylüyordu. Yaşamalı ve dünyaya mutlak barışı getirmeliydi. Bu kızı için zorlu bir süreç olacaktı ama Kral Kutan ne kadar güçlü ve büyük bir kral olsa da kızını henüz bilmediği kaderinden söküp çıkaramazdı.
"Lütfen Doğa Ana" diye içinden geçirdi. "Lütfen ona yardım et." Kızının alnından öperek gözlerini kapadı.
Kızı artık ona daha cesur ve kararlı bakıyordu. O kadar inançlıydı ki bakışları Kral Kutan'ın içini titremeye yetti.
"Şimdi yüzünü yıka ve akşam yemeği için hazırlan"
Aria babasının emriyle gülümseyerek hızlı bir baş hareketiyle babasını onaylayarak odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDIPITY
FantasíaSerendipity... İmkansızı mümkün kılma şansı. Peki Aria Doğa Ana'nın armağanı golemlerle bunu başarabilecek miydi? Kehanete hazır mıydı? Peki ya aşk... Bunca zorluğun arasında ona yer var mıydı?