25 yıl önce:
"Hadi Kutan bu şansı kaçırmamalısın""Bo haklı dostum git ve şu kızla konuş artık"
Prens Kutan arkadaşlarının ısrarlarıyla cebelleşirken aynı zamanda cesaretini toplamaya çalışıyordu. Tutulduğu kız yalnız başına oturmuş elindeki çiçeklerden süsleme yapıyordu. Ah ne kadar da güzel bir uyumdu bu . kız aynı bir menekşe gibi savruluyordu rüzgarla.
"Tamam işte başlıyoruz." Kutan bir cesaretle arkadaşlarının gülüşmeleri arasında kızın yanına gitti.
"Merhaba" Kız önüne düşen bir tutam saçı geriye atarak kafasını yavaşça kaldırdı. Güneş muhteşem gözlerini parlatırken konuştu.
"Ah merhaba" bu ikisinin arasında alevlenen aşkın ilk sözleriydi.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ Aria Belisia klanının prensesi Farah ile tanışmıştı. uzun yemek boyunca şenlikte konuşup durdular. Farah utangaç ve bir o kadar zeki bir kızdı. Aria onu güçlükle sohbet etmeye ve insanlarla tanışmaya ikna etmişti. Ona korkulu gözlerle ön yargılı bir şekilde bakmayan tek kişi Farah olduğu için kendini artık daha iyi hissediyordu.
"Yani seninle konuşan çocuk Roman klanının prensiydi ." Aria bir kahkaha koyverdi. Farah'ın yanakları kızarmıştı.
"Ondan hoşlandın değil mi bana yalan söyleyemezsin yüzünden belli oluyor."
"Ah lütfen Aria !"Farah kendi kendine homurdandı. Aria'nın gözleriyse Rony'i yakaladı. salonun diğer ucunda birilerine bir şeyler anlatıyordu ve insanların kahkaha atmasına sebep oldu.
"Hadi gel!" Aria Farah'ın karşı koymasına izin vermeden kolundan tuttuğu gibi Rony'nin yanına sürükledi.
"Merhaba ." Rony iki bayana doğru döndü ve gözleriyle ikisini tarayıp yüzüne çapkın bir gülümseme yerleştirdi.
"Merhaba kızlar" yanındakilere dönüp "İzninizle biraz arkadaşlarla takılacağım." diğerleri odanın başka yönlerine ilerlerken Aria konuşmaya başladı Fara ise sinirli ve bir o kadar utangaç bir şekilde gözlerini kaçırıyordu.
"Salonun diğer ucundan seni gördük ve velihatlar olarak tanışmamız iyi olur diye düşündük."
"Güzel düşünmüşsünüz ben Rony ve siz bu akşamın yıldızı Prenses Aria ve ımm sizde 'ŞEY' olmalısınız." gülerek dalga geçti ve Farah'ın sinirli bakışlarına maruz kalmak onu memnun etti.
"Ah arkadaşımla daha önceki tanışmanız biraz ayak üstü olmuş sanırım değil mi?" Aria kıkırdadı.
"Evet öyle oldu kendisini zaten duydum fakat bizzat tanışmanın daha iyi olacağını düşünüyorum bu sefer bana isminizi bahşeder misiniz?" Farah sesinin düzgün çıkmasına özen göstererek net bir şekilde konuştu.
"Farah...Adım Farah."
"Memnun oldum leydim." Rony Farah'ın elini tutup gözlerini ondan ayırmadan nazikçe öptü.
"Madem burada veliahtlar olarak toplandık bir eksiğimiz var hemen geliyorum." diyerek uzaklaştı ve bir kaç dakika sonra yanında sürükleyerek Daimas 'ı getirdi. Aria'nın yüzü düştü. Daimas ise Rony'i öldürmek ister gibi bakıyordu.
"Sevgili dostum Daimas ile tanışın kendisi çok sevecendir." sırıtarak kolunu Daimas'ın omzuna attı. Daimas ise elini itekledi bu Rony'i daha çok güldürdü.
"Cekus klanı prensi.. değil mi?" Farah bir an heyecanla konuştu ve anında bu ani çıkışıyla utandı.
"Evet memnun oldum"
Dakikalar boyunca gençler kendi aralarında konuştular birbirleriyle atıştılar. Ne kadar Daimas'ın soğuk bakışları Aria nın üstünde olsa da Aria aldırmadı ve konuşmasına devam etti.
Daha sonra bir anda dışarıdan bir çığlık sesi yükseldi. Saray'ın hizmetçisi içeri girdi ve kekeleyerek konuştu.
"Aman tanrım molegler mo-molegler." ve yere düşüp bayıldı.
Sarayın bütün savaşçıları hızla golemlerinin yanına gittiler. Kral Kutan Aria'nın yanına hızla gelerek içeri girmelerini söyledi Aria itiraz edip savaşmak istediğini söylese de nafileydi babasının emrine karşı koyamazdı henüz golemi hazır değildi ve savaşması doğru olmazdı.
Dakikalar ve saatlerce içeride sessizlik hakimdi ve dışarıdan gelen savaşma naraları onları korkutmaya başlamıştı. bir süre sonra ses kesildi ve içeriye yaralılarla birlikte dört kral girdi . Herkes görevini yapmaya başlayarak yaralılara müdahale etmeye başladı. Aria babasının yanına koştu.
"Baba iyi misin ?"
"İyiyim kızım bir kaç sıyırık işte."
"Tanrım molegler şehrin ortasına kadar nasıl gelebilmiş*
"Bilmiyorum kızım ama artık savaşı daha fazla erteleyemeyiz."
Salonun ortasına geldi ve yüksek sesle konuştu.
"Bugünden itibaren hazırlıklar hızlansın ikinci günün şafağında savaşa gidiyoruz!"
Ve artık savaş kaçınılmazdı...
ARKADAŞLAR KİTABIMA OY VERİP YORUM YAPARAK DESTEKLERSENİZ SEVİNİRİM UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR! :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDIPITY
FantasíaSerendipity... İmkansızı mümkün kılma şansı. Peki Aria Doğa Ana'nın armağanı golemlerle bunu başarabilecek miydi? Kehanete hazır mıydı? Peki ya aşk... Bunca zorluğun arasında ona yer var mıydı?