-BÖLÜM 6-

36 18 24
                                    

25 yıl önce:

Krallar ve aileleri Serendipity'nin başkenti Falej de toplanmaya başlamıştı. kongrenin açılışını yapmaya sayılı günler kalmıştı ve ortak mülk sayılan bu şehrin yerli halkı kralların toplanması adına büyük bir şölen hazırlanmıştı. İçkiler ,yemekler, danslar her şey hazırdı. Bütün  hazırlıklar krallar ve ailelerine yakışır şekilde olmalıydı. Şehrin genç ve ileri gelenlerinin kızları da Prensleri bir ihtimal şölende görüp baştan çıkarmanın peşindeydi. Bu amaçlarını başarırlarsa sonunda Kraliçe olmak vardı ki bu fikir bütün kızları cezbediyordu. Yalnızca bir kişi vardi ki bunlarla ilgilenmek yerine bilime merak sarmıştı. Ve masmavi gözlü Silya adındaki kız şölende karşılaşacağı  Prens Kutan'a aşık olacağından habersiz Flogan klanının rütbeli askerlerinden olan babasıyla ve annesiyle şölen hazırlıklarıyla uğraşmaktaydı.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sadece bir kaç dakika sonra Aria'nın goleminin cismi belirlenecekti. heyecan bedenini ele geçirmişken tek yapabildiği odada volta atmaktı.

 " Ah yüce Doğa Ana"diye söylendi kendi kendine.

Acaba Beki dayısı gibi bir kartalı mı olacaktı? Ya da Tely halasının ki gibi bir tazı ? Babasının aslan goleminden olmasını da çok isterdi. Belki de annesinin ki gibi yarı şahin yarı at bir melez golemi olacaktı. Kafası fazlasıyla karışıktı. Kalbi sanki göğüs kafesinden çıkacakmış gibiydi

Önce zefirle golemi belirlenecek sonra ancak bir hafta yapımını ve canlanmasını bekleyecekti. Daha sonra eğitimle hem golemi hem kendisi gelişecekti.

Goleminin belirlenmesi için ortak mülk sayılan başkent Falej'e gelmişlerdi. Biraz sonra onu ileri gelenlerin bulunduğu konferans salonuna çağıracaklardı. Terleyen avuç içlerini eteğine sildi ve pencereye doğru yürüdü. Pencereyi açtı ve hafif esinti dağınık kıvırcık saçları savururken derin bir nefes aldı. 

Kapının çaldığını duyunca "Girin." diye seslendi ve kapıya doğru döndü. Gelen annesiydi.

"Kızım" dedi merhametli gülümsemesiyle ve ona doğru yaklaştı. 

Aria başını yere eğdi ve kafasını sallayarak annesine yerden bir bakış attı.

"Heyecanını anlıyorum kızım bende golemime sahip olacağımda senin gibiydim. Salona girdiğimde ayaklarım o kadar titriyordu ki düşüp bayılacağımı sandım." dedi gülerek.

"Peki sonra ne yaptın... yani heyecanını yenmek için."

"Babanın gözlerine baktım yavrucuğum. Ona bakınca kendimi yenilmez hissediyordum çünkü. Bizde senin için orada olacağız senin güç alman için hep yanında olacağız tam baktığın yerde." dedi ve alnını kızının alnına yaslayarak gözlerini kapattı. Daha sonra kızını alnından öperek elini sımsıkı tuttu.

"Simdi şu saçları biraz toplayalım olur mu?" 

"Anne ..." dedi Aria bıkmışçasına.

Kraliçe "İtiraz etme lütfen" dedi ve kızının inatçı saçlarını yarım topladı zorla. 

"Şimdi ben gidip salona gireceğim sende gel ve onlara ne kadar güçlü bir kız olduğunu göster. Unutma sen bir Flogan'sın . "

Aria gülümseyerek kafasını salladı ve annesinin gidişini izledi. Arkasından kapı tekrar çalındı bu sefer gelen bir askerdi.

"Salona bekleniyorsunuz Prenses."

İşte zamanı gelmişti doğa anaya bir kez daha dua ederek askerin geldiği yönden ilerlemeye başladı bir süre sonra konferans salonunun kapısına gelmişlerdi. 

"Bekle." dedi asker tam kapıyı açacakken derin bir nefes aldı ve duruşunu dikleştirerek kapıya doğru ilerledi ve kapıyı açtı.

Salon oldukça genişti ve içeride 20-30 kadar ileri gelen ve 4 kral vardı. İçeri girmesiyle bütün gözler ona çevrildi.

"Prenses Aria salonun ortasına yaklaşın lütfen." dedi yaşlı bir Belisia'lı din adamı.

Salonun ortasında küçük bir havuz ve havuzun ortasında kutsal zefir taşı vardı. Boyutu ancak bir yumruk kadardı ve mavi yeşil karışımı bir renkti.

"Bugün burada Prenses Aria'nın Golemini belirlemek için bulunmaktayız. Kutsal sözler okunduktan sonra elinizi zefirin üstüne koyun ve bekleyin Prenses" dedi aynı yaşlı adam.

Aria kalabalık arasında anne babasını aradı ve bulunca güç almak istercesine onlara baktı. İkisi de ona tebessüm ederek gururla bakıyorlardı.

 Din adamı kutsal sözleri okumaya başlayınca Aria elini zefire doğru uzattı . Din adamının sözleri bitirmesiyle birlikte havuzdaki su fokurdamaya başladı ve suyun üstünden buhar yükselerek havada şekil aldı. Öyle büyük bir esinti oldu ki neredeyse insanların bazılarını savuruyordu. Oluşan şekil insanların şaşkınlık nidaları atmasına sebep oldu. Oluşan şekil bir ejderhaydı. Ejderha büyük bir gürültüyle insanların üstünden uçarak kükredi ve ağzından buhar çıkardı. Buharın sıcaklığı o kadar yüksekti ki neredeyse perdeleri tutuşturacaktı. Aria büyülenmişcesine ejderhaya bakıyordu. Ejderha en son Aria'ya doğru süratle ilerleyince Aria bir adım bile gerilemeden öylece dikildi. Ejderha Aria'nın içinden geçerek dağıldı.

Bütün salon şaşkınlık ve sessizlikle Aria'ya bakakalmıştı. Aria ise sorunun ne olduğunu anlamayarak  anne ve babasına baktı tekrar. Onlar da ona korku dolu gözlerle bakıyorlardı. Annesi onu yatıştırmak istercesine hafif gülümsemeye çalıştı ama endişeli olduğu hala yüzünden belliydi.

Aria olanlardan habersiz kehanetin ilk izlerini göstermişti...

Bu bölümü yazarken çok heyecanlandım ve keyif aldım umarım sizde okurken keyif alırsınız :) lütfen oy ve yorum yaparak desteğinizi eksik etmeyin :)

SERENDIPITYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin