1.6

8.6K 627 413
                                    

-Ozan-

Koşarak kapıyı açtım. Selime gülümsediğimde nefes nefese konuştu

"Öldüm...asan-sör..bozulmuş"

dedi elindeki poşetleri aldım. Bunlarla 4 kat çıkmıştı garibim. Ayakkabılarını çıkarıp içeriye girdi.

Poşetleri mutfağa koyup geri döndüğümde salondaki kanepeye boylu boyunca uzanmış,kollarını da aşağı sarkıtmıştı.

Ben de karşıdaki koltuğa oturup kafamı geriye yasladım.

"Sen bu evi temizlediğine emin misin?"

diye soran Selim'e döndüm. Kafamı sallayıp emin bir şekilde

"Evet"

"Koltukların altı berbat halde"

dediğinde kafamı aşağı sarkıtıp koltukların altına baktım. Resmen bok götürüyordu

"İyi de görünmüyor ki oralar"

"Sen yatağını da toplamıyorsundur şimdi"

dediğinde kaşlarımı çattım. Zaten gece tekrar bozulacaktı neden düzeltmeliydim ki?Gözlerini devirip ayağa kalktı.

"Burayı güzelce temizlememiz lazım ve çok havasız"

dedi camları açarken. Annem gibi davranmasına gerek var mıydı?

"Yemek yapacak mıyız?"

dedi gözlerini kırpıştırarak. Bu kadar tatlı görünebileceğini hiç düşünmemiştim. Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Peki yemek yapmayı biliyor musun?"

dedi bir umutla gözlerime bakarken. Yine aynı şekilde kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Harika!ben de bilmiyorum"

dedi kollarını birbirine bağlarken. Aklına bir şey gelmiş gibi telefonunu eline aldı

"İnternetten bakarak yapabiliriz"

"Beraber mi yapacağız?"

"Ee herhalde şimdi mutfağını falan yakarsam suç bana kalmasın"

gülümseyip ayağa kalktım. Dünyanın en harika yemeğini yapacaktık.

"Başlayalım o zaman çok açım ben"

*

"Yaa düzgün doğra şunları"

"Çok biliyorsan sen doğra"

Yanıma gelip bıçağı elimden aldı. Benden de kötü doğruyordu. Tabi buna doğramak demek aşçılara hakaret olurdu.

"Sen soğanlara bak pembeleşeceklermiş onlar"

"İyi de bunlar kahverengi olmuş"

"İşte pembe olacaklar galiba"

Onu umursamadan yandaki tavuğu yemeğin üzerine döktüm.

Karıştırırken tavukların beyaz oluşunu izliyordum. Yanıma gelip domatesleri tavaya döktü. Biberleri de döktüğünde artık yemek hazır olmak üzereydi.

"Tavuklar pişti"

dedim karıştırmaya devam ederken. Resmen yemek yapıyordum.

"Ama biberler çiğ kaldı"

"Soğanlar siyah olmaya başladı bence yeter bu kadar"

dedim ve ocağı kapattım. Yemekleri tabağa koyup gülümsedim. Yemeğe bakıp çatalı batırdım. Üfleyip çataldaki lokmayı Ozan'ın ağzına doğru götürdüm.

"İlk sen dene"

"Bu şerefi bana verdiğiniz için teşekkürler"

Ağzını açtığında lokmayı alıp ağzını kapattı. Çiğnerken saniye saniye yüzünün ekşimesini izledim. Kusacak gibi yapıp zar zor yemeği yuttu.

Merakla ben de bir çatal aldım. Çiğnerken ağzıma gelen iğrenç tatla yüzümü buruşturdum. Tarifteki her şeyi katmamış mıydık biz buna?

"Belki tuz dökersek bir şeye benzer"

Selim elindeki tuzluğu tabağa dökerken. Tekrar bir çatal alıp yüzünü buruşturdu.

"Yok böyle olmayacak"

"Çöpe mi dökeceğiz?"

"Nimete yazık olur"

"Ne yapacağız o zaman?"

diye sorduğumda tabakları düzenleyip çatalları içinden çıkardı.

"Sen üst komşuya ver ben alt komşuya"

dediğinde sırıtarak suratına baktım. Çok zekice ve güzel bir plandı.

En azından yemeği onlar dökerse,günah onlara yazılırdı değil mi?

---------------------------------------------

Noktadan sonra boşluk bırakıldığını yeni öğrenen bir adet yazarınız sjskmsmdmösös

Oy vermeyi unumayın

Bir de yorumlar beni acayip mutlu ediyor biliyor musunuz?

💗

Aramızı Yapsana(Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin