12.Bölüm "Ben değildim!"

34 23 7
                                    

Kitabımızın kapağını değiştirdim. Daha yakından bakmak isterseniz diye resmini koydum...

İyi okumalar sevdiklerim ❤️

______________________________________

Bu bir rüyaydı. Hatta kabus. Ve ben bu kabusu görmek istemiyorum. Bir an önce bu kabustan uyanmak istiyorum. Kabus olmadığını bilsem de kabus olmasını o kadar çok isterdim ki...

Sadece ona bakıyordum. Ne yapıyordu bu? Eliyle ağzımı kapatacağını bilseydim, önce bağırmayı denerdim. Ağzımı neden kapatmıştı? Onun olduğunu bildiğimi bilseydi bağırmazdım. Sonuçta ona çok yardımım dokunmuştu...

"Alın bunu!"

Emir vermişti. Ne demişti o? 'alın bunu' yanlış mı duymuştum? Bizden başkaları da mı vardı?? Arkama bakamıyorum. Duvara yaslıydım. Beni alıp ne yapacaktı? Beni götürmeyecek. Değil mi? Hayır ben bunu istemiyorum.

"Nereye götüreceksiniz beni?!"

Karşımda iki adam belirdi. Benden uzun ve yapılıydılar. Bir kişiyi alt edebilirim. Ama iki zorladı. Ve burada üç kişi vardı! Kaçmak imkansız olamazdı. Ağızımda olan elini yavaşca çekti. Ve çatık kaşlarıyla beni uyarır gibi baktı. Sorularıma cevap vermemeleri beni sinir ediyor. İri yapılı adam bana yaklaşırken ben hala sorularıma cevap arıyordum.

"Sana diyorum! Nereye götüreceksiniz beni?"

"Gidince öğrenirsin"

Benim aksime o daha sakin ve umursamazdı.

"Ben şimdi öğrenmek istiyorum ama, o ne olacak?!"

Adam bileğimden kavradı. Acımasızdı. Bileğimde ağrı hissediyordum. Bana bir hayvanmışım gibi davramazdı. Hangi devirde yaşıyoruz biz?! Geçmiş çağda falansa bu adam eskilerde kalmış...
Hayretle ona bakıyordum. Beni asıl şaşırtan şey ise ben neden engel olmuyordum? Hala olayın şokunu üzerimden atamamanın bir anlamı yoktu. Harekete geçmek gerekti. Yoksa sonum pek hayra alamet değil. Beni tutan adama baktım da, asla asla değildi. Elini ısırırsam eğer mutlaka bırakırdı. Ama şimdi değil. Zorluk çıkarmıyormuş gibi yapıp gözleri üzerime toplamadım. O çocuk gittiği arabaya binmeden bekledi. Beni inceliyordu. Bu beni rahatsız etti. Diğer adam arabaya binmeden kapıyı açtı. An bu andı. Ya şimdi ya hiç! Adamın bileğimdeki elini aniden ısırdığımda neye uğradığını şaşırdı. Elimden geldiğince ısırdım. Baktığımda dişlerimin izi çıkmış hatta birazda kan toplamıştı. Benim yerimde başka biri olsa herhalde etini kopartıp atardı. Ama benim ne vicdanım el verir, nede miğdem kaldırırdı. Bunu gören diğer iri yapılı bana doğru koşmaya başladı. O gelmeden koşmaya başladım. Ama fazla sürmedi...

Onunda müsait bölgesine geçirdim. Ama o zamana kadar diğeri ayağa kalkmış bana koşarken serseri de aynı şeyi yapıyor yani bana doğru koşuyordu. Var gücümle koşuyordum. İşe yaramayacağını bilsem de, yakalanacağımı bilsem de koşuyordum. Asla pes etmem ben! Sonuna kadar direnirim. Arkama baktığımda sadece iki kişi vardı. Birini atlattım! O kadar hızlı baktım ki kim olduklarını göremedim. Böyle devam edersem diğerlerini de atlatabilirim. Önümde beliren arabaya baktım. Ama inceleyemedim. Tek gördüğüm şey siyah renkli olmasıydı. Sonrasında kafama yediğim darbeyle yere yığıldım. Gözlerimin kapanması an meselesiyken tek umudum o arabanın içinde beni kurtarmaya gelen birisinin olmasıydı...

***

Baş ağrısı ve miğde bulantısı aynı anda hissedince elimi başıma götürdüm.

"Lanet olsun!"

Ayağa kalkmam gerekti. Ama ağrı çok güçlüydü. Ağrı kesici almam gerektiğini biliyorum. O an! Hatırladığım an gözlerimi açıp yattığım yerden doğruldum. Neredeydim ben? Burası iğrenç bir yer! Oda çok havasız ve kötü kokuyordu. Korkunç ve tavan çoktan dökülmeye başlamış. Örümcek ağı da vardı bir kaç tane.

SAFOZ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin