16.Bölüm "Çıplak fotoğraf?"

34 21 6
                                    

Selam sevdiklerim. Nasılsınız?

Sizleri özledim 💕💫

İyi okumalar🖤🌼

______________________________________

Birini sevmek kolay mı?

Güvenmek?

Özlemek?

Peki ya alışmak?

Ya alıştıktan sonra ayrılmak zorunda kalırsan?

Bunları hiç düşünmüş müydün?

Seni bilmem ama ben yaşam boyunca hep bu lanet sorularla yaşadım.

Neden mi?

Çünkü birine değer vermek öyle kolay birşey değil! Sevmek, onun için endişe duymak.

Kalemi elimden bıraktım. Arkama yaslandım saate baktığımda gelen mesaj dikkatimi çekmişti.

Aysun:

-Beste okula gelmelisin.

Alıcı: Aysun

-Neler oluyor?

Cevap vermemeye yemin etmişti sanki. Ne yazdıysam cevap alamamıştım. Neler oluyordu? O iyi miydi? Yoksa o mu geldi? Sorularla vakit kaybetmek yerine geçen aldığım okul kıyafetlerini giymeye çalışıyordum. Merak beni köreltiyordu.

Saate baktığımda ilk derse daha geç kalmamıştım. Çantama bir iki defter ve kitap sıkıştırıp telefonumuda Aysun'u aramak için elime aldım.

"Beste?"

Tam odadan çıkacakken, annemin sesi beni durdurdu. Halsiz görünüyordu. Aynı zamanda bitkindi de. Onun yokluğuna alışamamışken özleme duygusu ile dolup taştım. Duygularımın yüzüme yansımasını istemediğim için sahte bir gülüş takındım.

"Anne."

Boynuna sıkıca sarıldım. Kokusunu yer kalmayacak şekilde ciğerlerime doldurdum. Belki bir babam yoktu ama harika bir annem vardı. Dünyalar tatlısı, aşk ile bakan bir anneydi bu. Ondan ayrılıp endişeli gözlerle baktım.

"Su, hastaneye gittiğini söyledi. Bir şeyin var mı? İyisin değil mi?"

"Sakin ol Beste. Biraz halsizim, ama onun dışında iyiyim. Sen okula mı gidiyordun?"

Ona bir şey belli etmek kötü bir fikir gibi geldi. Merak etmesini veya endişeye düşmesini istemiyorum.

"Evet, okula gidiyorum."

Tekrar sarılıp ayrılmak için kapının önünde durduk.

"İyi dersler Beste."

Küçüklük anılarım bir film şeridi gibi geçmişti gözümün önünden. Onu seviyorum. Su, ben ve annem. Bence üçümüz çok güzel bir aileydik. Aile bu değil miydi? Korktuğunda yanında olan, mutluluğunu, acını, endişeni paylaşan biri...

Birbirimize tekrar sıkıca sarıldık. Ve acele ile oradan ayrıldım. Durağa yetişmek için var gücümle koşuyordum. Ayakkabılarımın bağcıklarını bağlamayı unutmuş olmalıyım. Ama duracak zaman yok! Bana ihtiyacı olabilirdi. Karnıma ağrılar girene kadar koşmaya devam ediyor ve asla durmak gibi bir şey geçirmiyordum aklımdan.

Arada kendime 'durmak yok, yapabilirsin, haydi Beste, koş kızım' gibi gaza getirici şeyler de söylüyorum. Durağa yaklaştığım sırada bağcıklardan birine takıldım. Tökezleyerek yere çuvalladım. Hadi ama!

SAFOZ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin