Selam sevdiklerim ❤️Yeni bölümle devam edelim💫
İyi okumalar😘😋
_____________________________________
Kafasını kucağıma koyup durmadan dürtüyordum. Okulun zili beni korkutmuştu. Ve dahası panikliyordum. Allah kahretsin!
"Beste?!"
Eyvah basıldım. Yavaş yavaş arkamı döndüm. Ellerim öylesine titriyordu ki, sanki kalbim ellerimde atıyordu. Yok artık! Onun burada ne işi var? Önce tökezledim, sonra yardım istemenin iyi bir fikir olacağını düşündüm. Derin bir nefes aldım ve konuştum.
"Orada öyle durma da yardım et! Birazdan herkes burada olur!"
Ve ben bunu istemem. Yanıma geldi ve Kıvanç'ı taşımaya başladık.
"Yukarı çıkamayız! Fazla insan var."
"O zaman bizde aşağı ineriz."
Merdivenlerden aşağı doğru inmeye başladık.
"Nasıl yaptın bunu?"
"Kazayla oldu."
Sesini yükselterek konuşmaya başladı.
"Hep öyle olur zaten!"
"Bağırmayı keser misin, biri duyacak!"
Tartışmaya kapalıyım. Bu durumda tartışmak gibi bir niyetim yok. Evet bana inanmayacağını biliyorum. Ama kanıtım var! Bulunduğum koridorda kamera varsa bunu rahatça ispat edebilirim. Yoksa ne yapacağımı bende bilmiyorum. Önemli olan Kıvanç'ın iyi olması. Uyandığında herşeyi anlatır. Ve bende rahata ermiş olurum. Fakat bu vicdan azabıyla nasıl yaşarım bunu da bilmiyorum. Sadece tek istediğim birine yakalanmadan bu durumun içinden sıyrılmak. Merdivenlerden inmiştik. Bodrum kattaydık. Burası hep beni ürkütmeyi başarıyordu. Evet, korku filmlerinde ki gibi öyle korkunç bir yer değil. Sadece buranın değişik bir havası var.
"Bir şey göremiyorum, feneri aç!"
Normal bir durumun içerisinde olsaydık bana emir vermek ne demekmiş gösterirdim. Ama dediğim gibi tartışmaya kapalıyım. Bu yüzden sadece bir iç çekerek dediğini yaptım. Yanına gittim. Kıvanç'ı duvara yasladı. Bilerek gözlerimi ondan kaçıyorum. Olduğum yere oturup arkamda duran duvara yaslandım. Telefonu yere koyup dizlerimi kendime çektim. Kafamı dizlerime gömdüm. Düşünmek istemesem de iç sesim susmak bilmiyordu. Sanırım bu iç sesim değil, vicdan azabımın sesiydi. Pişmanım. Ama bu bir şeyi değiştirmiyor.
"Nasıl başardın bunu? Merak ediyorum çok uğraştın mı? O sana ne yaptı?..."
Dedikleri, bana Kıvanç'la konuştuğumuz sahneyi hatırlatmıştı. 'O sana ne yaptı?" Kıvanç bana onun güvenilmez biri olduğunu söylüyordu. Oysa şu anda Kıvanç'ı savunuyordu. Kafam karma karışık bir hal alıyor.
"Konuş benimle Beste!"
Ses vermeyeceğim. Zaten pişmanım neden üzerime geliyor?!
"Sen bu kadar mısın? Biliyor musun, uzaktan masum gibi birine benziyorsun, ama şu anda ne yapmaya çalışıyorsun anlamıyorum! Anlayamıyorum. Beste susma cevap ver!"
Dedikleri bir bıçak gibi deliyordu kalbimi. Ben bu kadar değilim! Ben bu değilim! Ben bunu bilerek yapmadım. Ben masumum, masum...
Gözlerim beni zorluyordu. Yaşlar kendini tutamıyordu. İç çekişini duyuyorum. Ayak sesleri bana yaklaştığının kanıtıydı. Oturdu. Uzun bir süre sessizliği dinledikten. Sessizliği bozan ise Demir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFOZ!
ChickLitTren raylarına geldiğimde ışıklar yanıp sönmeye başlamıştı. Korkuyordum çünkü burası kullanılmayan bir istasyondu. Belki de tren geliyordur diyerek kendimi avutmaya çalıştım. Susmak bilmeyen iç sesim kötü düşünceleri de beraberinde getiriyordu. Sess...