8.Bölüm"Hadi kalk kötü çocuk!"

78 24 5
                                    

Koyduğum fotoğraf takip ettiğimiz kişi. Adını daha belirleyemedim.

İyi okumalar 😘

_____________________________________

Bana o şekilde bakmaması için ayağa kalkmaya çalıştım. Yerde duran çantamı elime alıp kazağı çantama tıkıştırdım. Ellerimde kan lekesi varken yüzümü ekşittim. Az önce kana dokunmuştum. Kanın beni tutmuyor olması güzel bir şeydi. Asıl olaya gecelek olursak hayatını bana borçluydu. Ve bu yüzden orada ne aradığını söylemesi gerekti. Fazla kan kaybetmiş görünüyordu. Teninin rengi olduğundan fazla açıktı sanki. Belki de gerçek ten rengidir. Her neyse bu umrumda değildi. Ayağa kalkmaya çalıştığında şimdi ne olacağını merak ediyorum. Belki de kaybolmuştum. Uzun ve dağınık saçları gözünün önüne gelince rahatsız olmalıydı ki onları geriye attı.

O ben yokmuş gibi davranıyor yada sinirlerimi bozmaya çalışıyordu. Karşısına geçip ona sesimi yükselttim.

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen?!"

Tek kaşını kaldırıp beni gıcık eden bir ifade takındı.

"Bundan sana ne?!"

Öylece yanımdan geçerken gitmesine izin vermiş oldum. Hücrelerime kadar sinirlenişim onun peşinden gitmem gerektiğini söylüyordu. Tunç'u o hale getiren o ise canını yakmayı planlıyorum. Adımlarımı hızlandırırken ona doğru yürüdüğümün ne kadar farkındaydım bilmiyorum. Tam önüne geçeceğim sırada kendimi durdurdum. Nerede olduğumu bilmezken eğer onu sinir edecek bir şey dersem evimin yolunu asla öğrenemem! Onu yumuşatacak bir şeye ihtiyacım vardı. Belki de sadece oradan geçiyordu. Kim bilir...

Her ne olursa olsun buradan çıkmam ve eve gitmem gerekti. Tüm kalbimle bunu istiyorum. Keşke zamanı geri alan bir alet gibi bir şeyim olsaydı. Herşeyi geri alıp bunların yaşanmamasını sağlardım. Ama böyle bir şey mümkün değil. Arkamı dönüp ona bir bakış attım. Yanına hızlı adımlarla giderek yanında yürüyordum.

"Bana sinirli misin?"

Başını bana çevirip gözlerini devirdi. Sonra kapatıp tekrar açtı. Ne yani alt tarafı soru sormuştum durup dururken neden sinirlendi ki şimdi? Tabii ki suçum yoktu! Hayatını kurtardım. Bu yüzden donuyordum. Üşüyorum ve umrunda bile değil. Ne biçim bir erkek bu ya? Gerçi tanımadan ne biçim olduğunu söylemek biraz saçma olmuştu.

"Ben evimin yolunu hatırlamıyorum"

Kafamı yere eğerek konuşuyor ve olduğunca ona bakmamaya çalışıyorum. Yaptığım şeylerden çoğunlukla pişman olmayan ben sanırım bu sefer pişman olmuştum. Evet onu kurtardım ama eve nasıl geri dönecektim? Kelimeler ağzımdan teker teker dökülüyordu.

"Sanırım kayıp oldum"

Durup vücudunu bana çevirdi. Kaşları çatık bana 'sen mal olmalısın' bakışı attı. Ben öyle hissetmiş gibi oldum. Konuşmuyordu ve bu canımı sıkmaya başladı. O gittikçe bende onun peşine takılıp gitmek istiyordum. En sonunda durdum. Daha fazla gidersem bu sefer hatırladığım yerleride unutabilirdim. Onun gidişini izlerken ona saydırıyordum da. Pislik! Ama beni şaşırtarak bana dönmüştü. Beni arkada görünce tek kaşını kaldırıp baktı. Şaşırmış olamazdı. Derin bir iç çektiğinde bu acıyan yarasından değil sinirindendi. Bu kadar belli etmek zorunda değildi. Anında karşımda bitiverdi.

"Evinin yolunu bildiğimi sanıyorsan yanılıyorsun! Ben tesadüfen oradan geçiyordum. Ama sen peşime takıldın. Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokarsan böyle olur! Ne yapmaya çalıştığını anlamayamıyorum. Sana ihtiyacım yoktu!"

Bunu bana söyleyen kişi, hayatını bana borçlu olan kişi miydi? O konuşmaya devam ederken ben her duyduğumla dahada şaşırıyordum. Ben orada olmasaydım ölecekti. Ölmese bile kan kaybından dolayı bayılma olasılığı vardı. O nasıl bir insandı?! Ani bir çıkışla sinir patlaması yaşadım.

SAFOZ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin