-Hasta-
Bir hafta daha kavgalarla geçmişti. Kış iyice bastırdığından, yoğun kar yağışı tüm ülkeyi etkisi altında bırakmaya devam ediyordu. Fakat bahara da az kalmıştı.
“Nereye?” diye sordu Mia, kapıya yönelmiş olan Luhan’a bakarak.
Genç adam ona döndü ve cevapladı. “Şirkete gidiyorum, pratik yapmalıyım.”
“İyi.” Dedi Mia, daha fazla bir şey söylemeyip televizyona döndü. Luhan çıktıktan sonra dikkati saate kaymıştı. Saat sabahın 9uydu, Luhan bugün gecikmişti. Normalde Mia uyandığında evde olmazdı genç adam.
Mia onun, bunu kasıtlı yaptığını düşünüyordu. Kendisiyle karşılaşmamak için erkenden gittiğini hissediyordu.
‘Benden bu kadar mı nefret ediyor?’ diye düşündü oflayarak. ‘Tabii, ben olsam bende nefret ederim kendimden.’
Mia sızlanarak koltuktan kalktı, ilk kez işe gitmek istemiyordu. Üstünde anlatamadığı bir halsizlik vardı ve bu durum canını sıkıyordu.
Ufak bir titremenin tesiri altındayken odasına çıktı ve üzerini değiştirdi.
İşe gitmek zorundaydı, bugün önemli bir toplantısı vardı. Mia somurttu. Eğer toplantıda da böyle titrerse, kesinlikle batırırdı.
Kahvaltısını ettikten sonra soğuk algınlığı ilacı içip evden çıktı.
“Günaydın.” Dedi sekreterine, odasına girmeden hemen önce.
“Günaydın Bayan Hwang.” Diye cevapladı sekreter Ivy.
Mia’nın peşinden odasına geliyordu, her sabah bunu yapardı. Mia planlarını bilse de, Ivy her zaman hatırlatırdı.
“Bir saat sonra büyük salonda toplantınız var Bayan Hwang, hemen ardından anneniz ile görüşmeniz var. Sonra 2 saat aralığınız var. Ayrıca, yarın saat 15:30da Bay Maurer ile görüşmeniz var.-“
Mia suratındaki gülümsemeyle kafasını kaldırdı. “Mario geldi mi?”
Sekreter başını sallarken Mia telefonunun rehberine giriyordu.
“Devamını sonra konuşalım mı Ivy?”
“Peki Bayan Hwang.”
Ivy Mia’yı yalnız bırakırken, Mia’nın araması cevaplanmıştı.
“Alo?” dedi ses.
“Mario, ne zaman geldin!?” diye sordu Mia neşeyle. “İnsan bir haber verir, of ya.”
Genç adam kıkırdadı. “Hey, sana sürpriz yapacaktım. Nereden haberin oldu?”
“Sekreterim söyledi.” Dedi Mia. Sonrasında, Mario’nun cevap vermesine fırsat tanımadan devam etti. “Çok kızgınım Mario, ne zaman geldin?”
“Kızma küçük cadı, daha iki gün önce geldim. Seninle görüşebilmek için randevu almam gerekti biliyor musun!”
“Beni arasaydın böyle olmazdı.” Dedi Mia sitemle.
Bu sırada, üşüdüğünü hissetti. Klimanın kumandasını aramaya başlarken, Mario’ya cevap vermekle meşguldü. Bulduğunda, rahat bir nefes alıp klimayı kapattı. Bu havada hangi zeka küpü klimasını açmıştı ki?
Kutupta gibi hissetmişti Mia. Odanın karşısında duran askılıktan montunu alıp üzerine geçirdi. Biri gelse bu durumun garip görüneceğini biliyordu, ama umurunda değildi. Cidden üşümüştü.
Ve burnu da akmaya başlamıştı!
‘Kahretsin.’
“Kuzen.” Dedi Mia burnunu silerken. “En yakın zamanda buluşuyoruz, ama ben hasta oluyorum sanırım.”