Bölüm On Altı

1.1K 89 42
                                    

- İçinde Bulunduğumuz An, En Doğru An -

*Flashback*

Luhan ile birlikte yürüyordu genç kız. Elleri birbirine kenetlenmiş, tüm hayatları buna bağlıymışçasına sıkıydı.
Mia hafifçe gülümsedi ve daha da sokuldu sevgilisine. Luhan’ın dudakları yukarı kıvrıldı.
“Seni seviyorum bitanem.”
“Bende seni seviyorum.”

Fakat bir anda, her şey karanlığa gömüldü.  Daha sonra bir ışık görüldü uzaktan. Kırmızı, turuncu ve sarının birleşimi alevler hızla onlara yaklaşıyordu.
Luhan birden onu ittirdi.

Kızın elini saran sıcaklık artık yoktu, genç adam birden kaybolmuştu. Tek başına kalmıştı genç kız.
Mia etrafına bakındı, daha sonra büyük bir cesaretle alevlere doğru yürüdü. Her saniye sıcaklık büyüyordu.
Mia nefes alamayacak kadar yaklaşmıştı.
Genç kız öksürerek etrafına bakındı. “Luhan, neredesin!”

Birden belirdi genç adam. Alevlerin diğer tarafında donuk bir yüzle ona bakıyordu. Mia ne kadar uğraşsa da, daha fazla gidemiyordu.
Bir şeyler onu sıkıca tutuyordu sanki. Görünmeyen ipler tarafından bağlanmış gibiydi. Genç kız sesi kısılana kadar bağırsa da, Luhan sadece bakıyordu.
Aniden görüntü değişti. Alevlerin bıraktığı küllerden başka bir şey kalmamıştı geniş patikada.
Mia Luhan’ı gördüğü yere koştu.
Genç adamın yüzüğü yerde duruyordu.

Genç kız donakaldı. Onun öldüğünü anlamıştı.
Sevgilisi gitmişti, onu bırakmıştı.

Ondan geriye sadece külleri ve yüzüğü kalmıştı.

Mia çığlık atarak yatağında doğruldu. Kalbi daha önce hiç atmadığı kadar hızlıydı. Genç kız derin derin nefesler alırken Luhan geldi aklına.
“Luhan!” diye fısıldadı ve yataktan kalktı. Acelesi yüzünden ayağına dolanan pike ile beraber yere düşse de, bunu umursamadı.
Kalktı ve küçük bir çocuk gibi paytak paytak onun odasına koştu.

Rahatlamıştı bir anda. Luhan yatağında, huzur içerisinde uyuyordu. Genç kız yaşlarla ıslanan gözlerini sildi ve emekleyerek yatakta ilerledi.
Sevgilisinin yanına uzandı ve kolları yettiğince sardı onu.
“Seni seviyorum.” Diye fısıldadı onun yüzünü öpücüklere boğarken. Uyanmaması için nazik davransa da, nefes alışverişlerinin hala normale dönmeyişi genç adamı uykusundan uyandırdı.
“Mia?” diye mırıldandı Luhan ona bakarak. “Ne oldu?”
“Kabus gördüm.” Dedi kız dudaklarını büzerek.
Kocası doğruldu ve onu da kaldırdı. Komodindeki gece lambasını açıp kızın yüzüne bakınca Luhan endişelendi.
“Bebeğim, iyi misin?”
Mia burnunu çekti ve ona sımsıkı sarıldı. “Beni bırakıp bir yere gidemezsin.”
“Tabii ki gidemem.” Diye fısıldadı Luhan onun saçlarını okşayarak. “Nereye gidebilirim ki sensiz… Mia sen benim nefesimsin. Sen olmadan daha fazla yaşayamam.”
Genç kız kollarını daha da sıkılaştırdı. “Ölemezsin Luhan, bensiz ölemezsin. Sen ölürsen bende ölürüm.”
“Geçti sevgilim.” Diye fısıldadı Luhan onun saçlarını okşarken. Anlaşılan, genç kız rüyadan oldukça etkilenmişti. Luhan onu sakinleştirmek için saçlarına küçük küçük öpücükler bıraktı. “Hepsi rüya bebeğim, ben iyiyim.”
Mia başını salladı.
“Hadi şimdi uyuyalım.”
“Seninle uyuyabilir miyim?” dedi Mia masumca. Luhan hafifçe güldü. Onu hiç böylesine saf ve masum görmemişti.
Genç adam başını salladığında yatağa uzandılar.
“Seni çok seviyorum Luhan, çok fazla seviyorum, dünya kadar seviyorum. Bırak dünyayı tüm evren kadar seviyorum. Hatta, o bile az!”
Mia’nın çocukça tavırları Luhan’ı gülümsetti.
Kızın belindeki kollarını sıkılaştırdı ve şakağına minik bir öpücük bıraktı. “Biliyorum hayatım, hadi uyu şimdi.”
“Gitmeyeceksin değil mi?”
“Asla.” Dedi Luhan. “Sende gitmeyeceksin…”
“Kovsan da gitmem.”
“Hadi uyu.”
Mia itaat edip gözlerini kapattı. Artık huzurla uyuyabilirdi. Sevdiği adamın kokusunu içine çekerek.

Marriage? No!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin