Ben geldim! :)
Hepinize şimdiden hayırlı bayramlar diliyorum.Öncelikle, şunu söyleyeyim. Özel bölümler "With Babies" başlığı altında, bir nevi 2. sezon olarak yayınlanacak. Belli bir zamanı yok henüz. Müsait olduğum zaman yazıp yazıp atmayı düşünüyorum. Okul fazla yoğun...
Vakit buldukça, ikinci sezon gelecek işte^^Umarım, birinci sezon kadar seversiniz. Çok teşekkür ederim, keyifli okumalar :)
- 1 -Genç adam, yüzüne esen ılık rüzgara gülümseyerek doğruldu yattığı çimenlerin üzerinden. Oğlu Dani, de yanında yatıyordu.
Babası kalkar kalkmaz onu taklit ederek doğrulan küçük bebek, Luhan’ı güldürdü.
Oğlunu kucağına aldı ve yumuşacık, mis kokulu saçlarına öpücükler bırakıp onu havaya kaldırdı.
“Benim oğlum, tıpkı babası gibi miymiş he?”Dani dişlerini göstererek gülünce, babası neşeyle kahkaha patlattı ve onu sıkıca kucakladı.
“Tanrım, sen dünyanın en tatlı şeyisin küçük velet!”Kolları arasında çırpınan küçük oğlunu yere bırakan Luhan, onu seyretmeye başladı. Hayallere daldı genç adam kısa bir süre sonra.
Dani büyüyecek, okula gidecek, meslek sahibi olacak ve daha sonra da evlenecekti. En az 20 yıl sonrasını düşünen Luhan kendi kendine güldü ve ayağa kalktı.Aklına daha önce hiç fark etmediği bir şey gelmişti ve genç adam hayretler içerisindeydi.
“Aman tanrım, bunu nasıl daha önce akıl edemedim?” diye mırıldandı ve çimenleri yolan oğlunu kucağına alıp evine girdi.Mia mutfakta yemek yapıyordu, bir yandan da eşini büyüleyen sesiyle şarkı mırıldanan genç kadın büyük bir huzur içerisindeydi.
Tek eli çorbasını karıştırdığı tahta kaşıkta, diğer eli de karnındaydı.Luhan, Dani’yi salon halısının üzerine serilmiş büyük bebek battaniyesinin üzerine bıraktı ve etrafta kırıp dökeceği bir şey olmadığından emin olduktan sonra mutfağa ilerledi.
Genç adam, eşine arkasından sarıldı ve omzuna küçük bir öpücük bırakıp konuştu.
“Hayatım?”
Mia kıkırdadı ve yüzünü ona çevirip yanağından öptü.
“Sevgilim?”Luhan geri çekildi ve çorba kaşığını Mia’dan alarak karıştırmaya başladı.
“Otursana, çok ayakta kaldın.”
Mia başını salladı ve sandalyeye oturup derin bir of çekti.
“Ayaklarım ağrımış ayakta durmaktan.”
“Uzun süre ayakta kalmaman gerektiğini biliyor olmalısın, o halde neden sürekli ayaktasın?”
“Üç bebeğime de güzel yemekler yapmam gerektiği için tabii ki.”
Luhan gözlerini pörtletti ve bağırdı. “ÜÇ BEBEK Mİ? BİR BEBEĞİMİZ DAHA MI OLACAK, ONLAR İKİZ Mİ?”
Mia gözlerini devirip kahkaha attı. “Hayır şapşal şey, biri Dani, biri karnımdaki, biri de Sen!”Genç adam anlamış bir şekilde kafa salladı ve gülümsedi. “Mia, ben bir şey fark ettim.”
“Ne fark ettin, söyle bakalım.”
Luhan kaynayan çorbayı karıştırmayı bıraktı ve eşinin karşısına oturarak ellerini tuttu.“Mia.” Dedi genç adam derin bir nefes alarak. “Ben sana evlenme teklifi etmediğimi fark ettim.”
“Bunu ben ikinci bebeğimize hamileyken fark etmen ne hoş.”Luhan gözlerini devirdi ve mahcupça güldü.
“Hadi ama Mia, elimde değildi biliyorsun o zamanlar biz…”
“Çok farklıydık.” Dedi eşi onun elini okşarken. “Luhan, bunu sorun etmiyorum. Sonuçta sen benimsin, ben senin. Parmağımdaki yüzük sana ait olduğumu simgeliyor zaten. Sözlü bir teklife gerek yok ki.”
Luhan, Mia’nın tepkisi karşısında gülümseyerek, elini alıp dudaklarına götürdü. Eşinin eline minik bir öpücük bıraktı genç adam.
“Seni seviyorum.”
“Seni seviyorum.”