Bölüm On Bir

1.3K 85 18
                                    

- Mutlu Aile (??)  Tablosunun Son Parçası -

Mia’nın Luhan’ı sapığından kurtarmak için yaptığı hamlenin üzerinden bir hafta geçmişti.
 sasaeng kız onları o halde çekip internete vermişti.
Bu biraz sorun olsa da, Luhan iyi hissediyordu. Karısı –sadece kağıt üstünde de olsa- onu sahipleniyor ve koruyordu.
Luhan başka bir yöntem bulamadığı için onunla çok dalga geçmişti ama Mia aldırmamıştı. O günden sonra o kızı görmemiş olması, yeterliydi.

Dalga geçense sadece Luhan değildi. Çocuklar da, Luhan ile dalga geçiyordu. Olaylar ciddi derecede haber olmuştu.
Fanların düzgün olanları Mia’nın davranışını haklı buluyordu. Bunu neden yaptığını herkes anlamıştı, tabii sonuç olarak başarılı olmuştu. Önemli olan da buydu.
Olayın ertesi gününde Luhan çok fazla dalga konusu olmuştu.
“Eve kadar dayanamadınız mı da kapının önünde yiyiştiniz hyung.” Dedi Chanyeol o anın fotoğrafına bakarken. “Gerçekten diyorum.”
“En az 11 çocuk istiyoruz Lu-go.” Dedi Minseok kıkırdayarak. “Rakip futbol takımına ihtiyacımız var.”
Yixing doğruldu. “Ben yine mi bir şey kaçırdım?”
“Yixing hyung.” Diyerek güldü Sehun. “Dün sokak ortasında az daha yeğenimiz oluyordu.”

İşte, bir hafta bu şekilde geçmişti. Olan tahmin edildiği üzere Mia’ya olsa da, genç kız Luhan’ı kurtarabildiği için mutluydu.

    Saat fazlasıyla geç olmuştu. Ama evde oturmaktan daralmıştı Mia. Şirket ve ev arasında mekik dokumak artık onu sıkıyordu.
Üzerini değiştirip aşağı indi.
“Dışarı çıkacağım.” Dedi salona indiğinde. Üstüne yapışan dar bir pantolon, ve rahat bir kapşonlu giymişti. Luhan kafasını kaldırıp ona baktığında, Mia telefonuyla uğraşıyordu.
“Nereye?” diye sordu Luhan televizyonu kapatıp yerinden kalkarken. “Tek başına gitmen için saat geç değil mi?”
“Öyle mi?” dedi Mia kafasını uzatıp camdan dışarıyı görmeyi denerken. “Saati fark etmedim.”
“Bende geleceğim.” Dedi genç adam merdivenlere yönelip. “Bekle beni, hemen geliyorum.”
Geçen gün fanların arasında olan olay yüzünden Luhan Mia’yı tek başına bırakmak istememişti. Ayrıca, o olaydan sonra ettikleri kavga sayısı azalmıştı. Biraz daha arkadaş gibilerdi, ama çok azıcık :P
Luhan da Mia gibi giyindikten sonra, montlarını giyip dışarı çıktılar. Hava soğuktu, ama bu onları yürümekten alıkoyamazdı.
“Geceleri çıkmak mantıklı.” Dedi Luhan Mia’ya bakmadan. “Ama tek başına değil.”
“Niye ki?” dedi Mia da.
“Geceler fanların takip etme olasılığı daha az.”
Mia’nın iç çektiğini duyan genç adam mırıldandı. “Bu sefer sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim.”
Mia duymuştu, ama duymamış gibi yapmayı tercih etti. Bir süre yürüdüler, Seoul’ün ışıltılı sokaklarını gezmek zevkliydi.
“Üşüdün değil mi?” dedi Luhan Mia’ya bakarak. Kızın küçük burnu kıpkırmızı olmuştu.
Mia başını sallarken, Luhan ilerdeki kafeyi işaret etti. “Hadi, oraya gidelim.”
Kafeye girdiklerinde sıcak hava içlerini ısıtmıştı. Boş masalardan birine yönelirken, birinin seslendiğini duydu Mia.
“Noona, hyung!”
İkili o tarafa döndüklerinde, Sehun ve Tao onlara el sallıyordu. Çift gülümseyerek onlara giderken iki genç  ayağa kalktı.
Birbirlerine sarıldıktan sonra oturdular.
“Neden dışarıdasınız bu saatte?” diye sordu Mia çocuklara bakarak. “Yarın Çin’e gitmiyor musunuz? Uyusaydınız ya.”
“Hiç.” Dedi Sehun gülümseyerek. “Biraz gezelim dedik.”
“Peki siz?” dedi Tao. “Neden buradasınız gece gece?”
“Canımız sıkıldı.” Dedi Luhan. “Dolaşalım dedik, üşüyünce buraya geldik. Tesadüfe bakın.”
Dördü de gülümseyince Luhan ayağa kalktı. Sehun ve Tao’nun içecekleri zaten vardı. Genç adam eşine döndü.
“Ne istersin?”
“Hem kahve hem dondurma. Bilemiyorum, karar veremedim.”
“Bu soğukta dondurma mı yiyeceksin?” dedi Luhan gözlerini kocaman açıp. “Sonra yine hasta olacaksın, ben uğraşacağım.”
Mia omuz silkti. “Alacak mısın, kalkıp kendim mi alayım?”
Luhan çocuklara dönüp Mia’yı işaret etti. “Görüyorsunuz değil mi, nasıl çemkiriyor.” Diye fısıldadığında iki genç adam da gülmüştü. Mia’ysa “Ha ha ha.” Dedi kollarını göğsünde kavuşturup. Sonra dayanamayıp güldü.
“Sanki sen farklısın.” Dedi Luhan’a bakmadan.
Genç adam cevap vermek yerine, siparişleri vermek için gitmişti.
5 dakika sonra elindeki tepsiyle geldi Luhan.
“Al, bu kahveli dondurman.”
Mia zaferle gülümseyip önündeki tabağa baktı. “Bundan daha önce yiyen var mı?” dedi üç gence bakarak. “Tadı nasıl acaba, ben bundan hiç yememiştim.”
“O zaman hemen ye.” Dedi Luhan, çenesi düşen karısına bakarak. “Ne çok konuştun bugün.”
“Ay, diyene bak.” Dedi Mia dondurmadan bir kaşık alırken.
Soğuk dondurma boğazında erirken Mia gülümsedi. “Hey, bu harika. Sağol Bambi.”
Luhan gülümseyerek karşılık verdiğinde, Mia bir kaşık dondurma alıp ona uzattı.
“Baksana tadına.”
Genç adam şaşkın şaşkın ağzını açarken, kız da neden böyle davrandığını bilmiyordu.
Uzun bir süre sohbet ettiler. Kalkma vakti gelmişti.
“Luhan sen onlarla kal istersen.” Dedi Mia montunu giyerken. “Yarın havaalanına hep beraber gidersiniz.”
“İyi de, sende geleceksin zaten.”
“Olsun.” Dedi Mia.
Tao merakla sordu. “Noona da mı bizimle geliyor?”
Mia başını sallarken Luhan konuştu.
“Jackie amcasını yıllardır tanıyormuş, o da davetli.”
Sehun gözlerini kocaman açtı. “Cidden onu tanıyor musun?”
“Ah, tabii ki!” dedi Mia gülümseyerek. “Jackie amca benim bebekliğimi bilir, bende onun gençliğini biliyorum.” Kız kıkırdadı.
Luhan “Ben demiştim.” Diye fısıldarken, Mia çantasını aldı.
“Pekala, Lulu çocukları özlemişsindir. Sen onlarla gidiyorsun, ben kendim geliyorum. Okey?”
Luhan başını salladı.
“Aynı uçakla mı gidiyoruz?” diye sordu Sehun.
Mia başını salladı. “Evet, sanırım öyle. Orada görüşürüz çocuklar.”
“Görüşürüz noona.”
“Eve gidince beni ara.” Dedi Luhan büyük bir cesaretle. Mia şaşkın şaşkın başını sallarken, genç adamın içi azıcık rahatlamıştı.

Marriage? No!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin