- Güven Veren, Koruyucu Baş Belası -
Mia nedenin bilmediği bir şekilde Luhan’ın onu bulması için dua ederken Ye Shou onun bileklerini tutuyordu.
Bu sırada olması Mia’ya göre imkansız olan bir şey gerçekleşti. Genç kız bir anda baskının yok olduğunu fark etti, ama gözlerini açamadı. Oldukça korkmuştu.
“O herifi geberteceğim.” Diye bağırdı birisi.
Mia yutkundu. Bu ses Luhan’a aitti.
Genç kız yavaşça gözlerini açtı,bu olamazdı. Kesinlikle imkansızdı.
Ama oydu. Luhan gerçekten buradaydı.
Mia şaşkınlıktan konuşamıyordu, ama bunun iyi olmadığını fark etti. Luhan önünde duran adama sert bir yumruk geçirdiğinde, adam inleyip yere düşmüştü. Genç adam durmadı, onun üzerine eğilip tüm gücüyle yumruk atmaya başladı.
Mia güçlükle kendine gelip, Luhan’ı durdurmak için sözler söylemeye çalıştı fakat Luhan durmuyordu. En sonunda nefes almak için doğruldu.
Genç adam transa geçmiş gibiydi. Elleri o herifin kanıyla kırmızıya boyanırken, saçlarını geriye ittirdi ve ona doğru eğildi.
Tam o anda, Mia ona arkasından sarıldı.
“Dur artık!”
Bu şekilde Luhan’ı durdurmuştu.
“Sana bir şey yapmadı değil mi?” diye sordu Luhan ona dönüp yüzünü elleri arasına alarak.
Mia başını iki yana salladığında genç adam derin bir nefes aldı. Genç kız rahatladığını hissediyordu. İçindeki korku kapının açıldığı an son bulmuş, yerini sonu bilinmez bir güven duygusuna bırakmıştı.
“Luhan, teşekkür ederim.”
Genç adam cevap vermek yerine birilerini aradı.
Beş dakika sonra gelen iki takım elbiseli, yerdeki herifi götürmüştü. Genç adam Mia’ya bakmadan konuştu.
“Eşyalarını topla, eve gidiyoruz.”
Mia’nın eşyalarını toplamasının ardından, ilk uçağa bindiler.
Luhan onunla konuşmak istese de, kendini tuttu. Ağzını açması bile Mia’ya zarar veriyordu. Yolun yarısında uyuyan genç kızı seyretti bir süre. Gözünün önüne gelen saçlarını geriye ittirdi.
Her ne kadar bunu düşündüğüne şaşırsa da, onu özlediğini inkar edemezdi. Onunla uğraşmayı bile özlemişti. Mia’nın kendisine hakaret etmesini de. V-ve, onu öpebilmeyi de.
Genç adam kendi düşüncelerine şaşırırken, bunu asla Mia’ya söylemeyeceğine yemin etti. Mia asla onu sevmeyecekti. Luhan ise ondan hoşlanmaya başladığını fark etmişti.
“Uyan.” Dedi kızın kolunu dürtükleyip. “İnme vakti.”
Genç kız birden gözlerini açtı ve koltuğuna sindi.
“Korkuttum, özür.”
Bu sefer konuşmayan taraf Mia’ydı. Evin kapısından girene kadar ağzını açmadı.
Evine geldiğindeyse, burayı özlediğini hissetmişti. Yüzündeki tebessüm, Luhan’la gözleri buluştuğunda son buldu.
“Beni nasıl buldun?” diye sordu kız. Sesinde hiçbir duyguyu barındırmıyor oluşu, Luhan’ı şaşırtmamıştı.
“Çin’de olduğunu sen söyledin. İlk zamanlar üzerine gelmedim, zamana ihtiyacın vardı. Ama bir hafta olduğunda dayanamadım. Ne olursa olsun, tek başına orada olman hoşuma gitmedi.İçimde kötü bir his vardı. Bende Çin’e geldim. Şirkette olacağını da tahmin etmiştim. Evet, o saatte orada olacağını biliyordum. Sonrasını sende biliyorsun.”
