-Kendi İsteğiyle -
O saniyeden sonra, Mia Jane’in annesini aramıştı. Kadının söyledikleri Mia’nın ağzının şaşkınlıktan açık kalmasına yol açtı.
Jane, Mia yüzünden akıl hastanesinden firar etmişti. Bu sadece Qing ailesinin bildiği bir sırken, Mia da bu sırra ortak olmuştu. Görevlilerin sivil bir şekilde gelip Jane’i alması üzerine Mia deirn bir nefes aldı. Ardından Luhan’a baktı.
“Sana o kadınla konuşma demiştim.”
“Se-senin ağladığını söyledi, nereden bileyim yalan söylediğini.”
Mia sinirle kafasını çevirirken Luhan güldü.
“Benim olanı almayı deneme, ha?” genç adam kahkahayı bastı. “Mia inanılmaz bir oyuncusun.”
Mia gözlerini Luhan’a dikti başını yana eğip ona baktı. “Kağıt üstüne de olsa.” Dedi kız ciddi bir sesle. “Bana aitsin Luhan.”
Genç adam kızı bileğinden tutup kendine çekti ve alnını onunkine dayadı.
“Bunu fark etmene sevindim.” Diye fısıldadı tahrik edici bir sesle. “Öyleyse sende bunu unutma. Kağıt üstünde de olsa, karım olduğun için sana istediğimi yapabilirim.”
Genç adam dudaklarını kızınkilere yaklaştırmaya başladığında, Mia ne tepki vereceğinden emin değildi. Duygularına anlam veremiyordu. Maratondaymış gibi atan kalbi, terleyen elleri ve bulanan beyniyle baş etmeye çalışırken, genç adam onu çıldırtacak derecede yavaş hareketlerle yaklaşıyordu. Tam bu sırada çalan telefon onları ayırdı. Genç kız kızaran yüzüyle geri çekilirken, Luhan sakinleşip telefonunu açtı.
Gelen telefondan sonra ikili partiye dönmüştü, pasta kesildi kutlama yapıldı sonrasında, aynı binanın konser alanına geçiş yapıldı ve eğlence başladı.
Mia neşeyle çocukları seyrederken, onlar da neşe içinde performans sergiliyordu.
Kısa sürede berbatlaşan işler çabucak düzelmişti.
Ilık bir bahar gününde başlayan iki günlük Çin macerasının sonrasında herkes evine döndü.
Mia sabah uyandığında mutlu hissediyordu.
Olanlar aklına gelince kendi kendine güldü.
‘Çin’e her gittiğimizde olay üstüne olay yaşıyoruz ya.’
Kocası aklına gelince düşüncelerini dağıtıp aşağı indi.
Mia, kahvaltıyı hazırladıktan sonra çekilip, hazırladığı masaya baktı ve yaptığı işten memnun bir şekilde ellerini çırptı sevinçle. Kendisini, yalnız yemeyi sevmediği için bunu yaptığı konusunda ikna ederek Luhan’ın odasına doğru yürüdü. Kapıyı tıklattığında ses gelmemişti. Bir kez daha denedi Mia, yine ses gelmemişti. Midesinde su samurları tepinirken yavaşça kapı kolunu indirdi. Odaya girdiğinde, genç adamın hala uyuduğunu görmüştü. Gürültü yapmamaya çalışarak parmak uçlarında yatağa yaklaştı ve uyuyan gence şaşkınlıkla baktı. Bir erkeğin nasıl bu kadar güzel olması hazsızlık diye bağırıyordu iç sesi. Hayran bir şekilde uyuyan adamı izledi bir süre. Karşısındaki adamın saçlarını okşamak, yüzünde parmaklarını gezdirmek, kokusunu içine çekmek ya da onu öpmek istediğini inkar edemezdi.
Odaya gelme nedenini hatırladığında derin bir nefes alıp adama seslendi.
“Luhan?”
Luhan hafifçe kıpırdandı, fakat cevap vermedi.
“Luhan!”
Mia aynı işlemi birkaç kez tekrar edince gözlerini araladı genç adam. Gözlerini açar açmaz karşısında Mia’yı görmesi onu istemsizce mutlu etmişti. Gözlerini kırpıştırdı, fazlaca yakınlardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/20350858-288-k71934.jpg)