Her yüksek ses duyduğumda hoplayan kalbim yere mıhlanmış ayaklarım, yine hangi sebepten hanemden arşa çıkan sesler , Hayat iyi şeyler sunmaz her zaman peki her zaman neden hep kötü bulur bizi...
Düşünceli halimden Efra diyen bir ses böldü bu sefer içime kaçan cesaretimi toplayıp kendimi yürümeye zorlayarak avluya doğru yürümeye başladım avluya yaklaştıkça sesler dahada yükseliyor adım sayısızca zikredilmesi ve abimin öfkeli bariton sesi....
-Yalnışın vardır Mehmet ağa oğlun burada değildir! Buraya gelme sebebinide anlamış değilim.
- Alan sende bilirsin oğlumun bacına sevdasını üç kez aşındırdık kapınızı herseferinde küçüktür dediniz. Şimdi sen de bana bacın kuma olmak için küçük değil..
Abimin etrafta gezen gözleri önce babamı buldu babamın başını hafif sallamasıyla konuşmaya başladı.
- Mehmet Ağa sana saygım sonsuz lakin sende şunu anlayasın bacım Efra artık evlidir. Diyorsunki kapınızı aşındırdık bizimde bir bildiğimiz vat ki vermedik ağa artık bacım evlidir oğlunu şimdi burda değil başka nerede arayacağını sen daha iyi bilirsin.
Yüzü bir anda sararan Mehmet Ağa adamlarına baş işareti verip hızla konaktan ayrıldı. Abim sinirle boynunu ovarken gözleri beni buldu. Bu sefer hızla indim merdivenleri abimin i adım mesafe kala durup bu sefer gözlerinin içine bakmaya başladım.
Sağ elini yavaşça kaldırıp bana uzatmasıyla bir iki adım daha uzaklaştım.
-Artık bana dokunma, dokunmayın görmeyin beni düşsemde kaldırmayın beni , beni diri diri gömdünüz toprağı hergün daha fazla ata ata dibe ittiniz beni... Sen Alan Ağa küçük kızların evlenmesine en büyük tepki gösteren yüce gönüllü ağa, bacına gelince o koca yürekli bacın nerde , sen söyle bana ayağına kapansaydım, yalvarsaydım benide kurtarırmıydın.. Yazık ki bana seni kendimden çok sevmişim , yazıkki bana beş para etmezmişim. Sende haklısın ağam kaç kurban var içine bende girmişşm çok mu...
Arkamı döner dönmez artık görmemi bulanıklaştıran yaşları silip başımı kaldırmamala gözleri yaşlı annem ve ifadesiz bir yüzle duran babamı gördüm. Tekrar abime dönüp kendimi zorlayarak bu sefer gözlerinin içine bakıp tekrar babamdan tarafa döndüm.
- Size tek ve son sözüm vardır. Bilinki Efra 'nın kanatlarını kırdınız bilinki kızınız yoktur artık, bacınız yok.. Bilesinizki HAKKIM HELAL DEĞİLDİR!
Konağın kapısına doğru yürüdüm ev , avlu , evdekiler herşey üstüme geliyordu. Üstümü değiştirmek bile çok gelmişti bünyeme her adımda bana dönen gözler kadınların arasındaki fısıldaşmalara kulaklarımı tıkamaya çalışıyorum sessizce ama ne fayda duymamak...
' AH ! yazık bitap düşmüş kız . Yok kız ne bitapı mutluluktan uçacak neredeyse, benim oğlana istedik kaç kere vermem dedi ağa demekki kızın verileceği yer belliymiş, Ah ! zavallı oğlum benim ben dedim ama dinlemediğdi ..
-Hanımlar yapmayın etmeyin sabi ne hale gelmiş sevinse gözlerine kan otururmu ağlamaktan baksanıza takati yok yavrucağın bide sizin gibi zehrini dışa akıtan yılanların dilinden canı acımasın de hayde evinize haydi.''
Destek aldığım duvardan ayrılırken biraz önceki türbanlı kadın kolumdan tutuverdi.
' Bakma sen onlara kızım kulak asmayasın. Bilirim zordur ama ALLAH kaldıramayacağın yük yüklemez insana , Rabbim sende bu gücü görmüş ki sınıyor seni bu kadar zor bir sınavda, dayan kızım . Vardır bundada bir hikmet.'
Kuruyan boğazımı zorlayarak bana arkasını dönmüş kadına bir iki adım atıp ;
- Kimsiniz siz neden beni korudunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFRA
Ficção Geralİnsan sevmediğiyle evlenir ama ? ikinci kez sevmediği değil tanımadığı, kardeşinin en yakın arkadaşıyla evlen...