İpek'ten
Söylene söylene yemekhaneye girdiğimde bakışları da üzerimde toplamıştım.Normal bir zamanda ben kibarca kızardım fakat şuan için sorun yoktu zaten ben istememiş miydim bana bakmaları sonucu o salağa laflarını geri boğazına dizmeyi?
Evet, konuya dönecek olursam hala bakıyorlardı . Sıraya girip yemeklerden bol bol alıp boş bulduğum bir masaya oturdum.Tam ilk lokmamı ağzıma atacağım sırada yanımdaki sandalye çekildi ve bir ağırlık dolduruldu. Dönüp bakmadım biraz sonra sandalyede oturan kişi kalktı fakat sonra önümdeki yere oturdu.
-Naber
Cevap vermedim , belki gider umuduyla daha dolu bir kaşığı ağzıma doldurdum.
-Benimkini de tatmak ister misin
Demesi ile ağzımdaki çiğnenmiş yemeği yüzüne püskürtmem bir oldu.Ne demişti o?
-Bu kadar heyecanlanacağını bilseydim daha önce söylerdim.
Sırıtması yüzüne yediği yumrukla son bulup yere kapaklandığında ben ikinci yumruğu atmak için ona doğru eğilip göğsüne oturdum.
Bana vurmak için kaldırdığı ellerini dizlerimle yere sabitledim ve vurmaya devam ettim.
-Şimdi de söylesene
Altımdaki çocuğun burnundan bir ses gelmesiyle havaya kaldırılmam bir oldu.Kafamı çevirip baktığımda beni tutanın eren olduğunu gördüm.
-Bırak beni
-İnan seni tutmak benim de hoşuma gitmiyor ancak vurmaya devam edersen bu okuldan da atılacaksın şimdi sakin ol
-Tamam sakinim şimdi bırak beni
-Tamam bırakıyorum
Yüzüme birkaç saniye baktıktan sonra tekrar yere bıraktı beni.Belimden tutmuş geri dönecekken o beni tutmadan ben çocuğun burnuna bir yumruk daha atmıştım.Öncekine kıyasla daha yüksek sesle bağırması burnunun kırıldığına işaretti.Pişman mıydım?
Hemde hiç!
Bana korku içinde bakmaya başlayan insanlar beş dakika önce alayla bakıyorlardı.Neyse taktığım da yoktu zaten.Oluşan kalabalıktan sıyrılıp yürümeye başladım.Yemekhaneden çıktığımda pesimden adım sesleri geliyordu.Kim olduğu belliydi zaten fakat ben yürümeye devam ettim.Bilmediğim yoldan gittiğimi fark edip durduğumda arkadan bir gülme sesi geldi.Yanaklarım acımaya başlamıştı ve bu kızardım demekti. Of!
Arkaya doğru çekilmemle erenle burun buruna geldim.
-Ne yapıyorsun
-O çocuk kimdi ve neden dövdün?
-Sanane
-Beni kıskandırmaya çalışırken kendi başını yaktın.Ayrıca şortu anlıyorumda bu üstündeki ne ? Her yerin meydanda
- Bakma o halde
Elindeki uzun ceketi elime verdi giymediğimi görünce de kendi giydirdi.
-Çadıra kadar bu üstünde kalsın sonra da kıyafetlerini değiştirirsin.
-Kıyafetlerim ne zamandır seni ilgilendiriyor?
-Hatlarını belli ettiğin zamandan beri
-Peki
Yüzünde bir gülümseme olurken elimi tutup geri yürümeye başladı. Bir zaman sonra yolu hatırladığım kısımlara geldik . Bende elini bıraktım hızla ceketi çıkarıp koşmaya başladım.Arkamdan adımı bağırırken ben hızla koşmaya devam ettim. Sonunda çadırın oraya vardığımda soluklanmaya başladım.
-Bu kadar hızlı koştuğunu bilmiyordum güzellik
Güzellik mi?
Ben cevap veremeden arkadan bir kol uzanıp beni kendine çekti.
Çocuk yanımızdan uzaklaşırken ben Eren'in kolunu çekmeye çalışıyordum.
-Gir çadıra değiş üstünü
-Neden
-Sana asılmayan erkek kalmadı kapalı birşeyler giy
-Giymiyorum
-Öyle mi
-Öyle
Arkamı dönmüş gidiyorken belimden tutup beni çadırın içine soktu.
Ben şaşkınlıkla suratına bakarken üstümdeki ceketi çıkardı.Tişörtüme yönelince olayı anladım ve kollarını tuttum.
-Kıyafetlerime karışamazsın
-Ya sen değiştirirsin ya da ben
-Değiştirmeyeceğim
Bu sefer tişörtümü çekiştirmeye başladı.
-Bıraksana kopacak
-Koparsa kopsun
Tişört dayanamayıp ortadan ikiye ayrıldığında şaşkınlıkla bakıyordum yüzüne.Tabi o benim yüzüme değil daha aşağılara bakıyordu.
Şoktan çıkıp ellerimle üstümü kapattığımda pis pis sırıtmaya başladı.
-Bir iki kilo daha zayıf olsaydın böyle göbekli olmazdın
-Çık
-Yoksa
-Yoksa asıldığın her kızı senden uzaklaştırırım
-Öyle olsun göbekli
Yanımda bulduğum kitapla kafasına vurduğumda gülerek çıktı.
