Şeyhanlı, Dağdelen ve Karasoy aşiretlerinin etrafında gerçekleşecek olaylar bir o yana bir bu yana savuracaktı onları. Aşkın ihtirasına kapılıp yapmayacakları şeyler yapacak olmadıkları kişiliklere bürüneceklerdi. Gözlerinin önüne inen perde kor olu...
Dicle eli kalbinde öylece bekliyordu odasında. Üzerindeki kırmızı elbiseye şöyle bir baktı. Kolundaki dantel detayları çok hoştu. Küt olan saçlarını salık bırakmıştı. Beyaz tenine yakışan mavi gözleri güzelliğine güzellik katıyordu.
Devran da o gözlere vurulmuştu ya !
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kuzeni odasına gelirken hep birlikte mutfağa indiler. Dicle "Kaç kişi var içeride?" diye sordu heyecanla.
Kuzeni Esma "Amcam ve yengemle birlikte altı kişi" dedi biraz düşündükten sonra.
Dicle "Oh. Çok heyecanlıyım ben" dedi gülerek.
Esma "Yalnız iki görümcen de çok güzel. Cihan ağabey gözünü büyüğünden alamadı" dedi.
Dicle "Ağabeyim mi ? Sırma'ya mı bakıyor" diye sordu şaşkınlıkla.
Esma "Evet. Senden sonra onlar evlenir belki. Kim bilir" dedi gülümseyerek.
Dicle cezveyi ocağa koyarken kaşlarının çatılmasına engel olamadı. Lorin'e baksaydı sıkıntı etmezdi. Fakat Sırma'yı biri ile görmüştü. Büyük ihtimalle sevdiği bir adam vardı. Bu yüzden boşuna ümitlenmesini istemiyordu.
"Ne oldu Dicle?"
Esma'nın sorusu ile gülümseyip "Yok bir şey. Şuradan kahve fincalarını verir misin" dedi.