14-Oyun mu? Gerçek mi?

9.5K 318 29
                                    

''Beni buna sen zorladın!''

''Kendi ahlaksızlığının suçunu benim üzerime atamazsın!''

''Ahlaksızlık değildi sana olan hislerim! Anlamıyor musun? Aşktı! AŞK!''

Chris, elinde tuttuğu textden başını kaldırıp Will'in hayatından bezmiş olduğunu açıkça belli eden suratına baktığında genç adamın dikkatinin dağıldığını biliyordu çünkü bakışları sürekli onları izlemekte olan öğrencilere kayıyordu...

Bayan Green, derse girdiklerinde ellerine bu saçma sapan texti tutuşturup onları sahneye postalamıştı.

İyi bir oyun sergileyin Chris, yoksa başınıza geleceklerden ben sorumlu olmam diye uyarmayı da ihmal etmemişti.

Huysuz kadının üstü kapalı tehditler savurmasına alışkınlardı fakat bu yarışma muhabbetinden sonra Bayan Green iyice çığırından çıkmıştı. Artık açık açık tehdit ediyordu!

Diğer bölüm hocaları da muhtemelen; şu an onları halinden gayet memnun bir tavırla izlemekte olan kadından çok farklı değildi. Dekanın ne tür bir yarışma talep edeceği belli olmadığı için öğrenciler bu kısa zaman zarfında her konuda ders almaya zorlanıyordu.

Chris, eve gittiğinde ölü gibi uyuyordu. Tanrım! Darren ile uğraştığı yetmezmiş gibi başına bir de bu yarışma belası çıkmıştı!

Darren aklına gelince bir an okuyacağı yeri kaybetti. Hızla elindeki kağıda göz gezdirdi. Neyse ki bu sırada Will'in monologları devam ediyordu.

''Çok şey mi istedim senden? Söyle bana? Tek istediğim seninle olmaktı!''

Sonunda söylemesi gereken cümleleri bulduğunda sesine hüzünlü bir tını vererek mırıldandı:

''Bu mümkün değil! Evlisin sen! Kahretsin! Evlisin!''

Will, hüzünle iç çekip-daha doğrusu buna çabalayıp-kendi cümlelerini okumaya devam ederken o da elindeki lanet olasıca diyalogların yazarını bulup nasıl öldüreceğini düşünüyordu.

Böyle saçma bir şeyi hangi beceriksiz yazardı? Sahneye çıktıkları andan beri, aralarında tam olarak ne geçtiğini anlayamadığı iki aşığın birbirlerine yalvarmalarını canlandırıp duruyorlardı.

Bayan Green'in niye böyle bir çiftin hikâyesini ellerine tutuşturduğunu tanrı bilirdi. Daha da önemlisi neden bir kadın ve erkek değil de, iki erkeği birden sahneye çıkarmıştı?

Tamam, sevgili bölüm başkanları homofobik falan değildi ama mümkün olduğunca bu tarz duygusal tehlikelerden kaçınırdı. Genelde edebi öyküleri veya oyunları tercih ederdi. Normal bir zamanda onun için de fark etmezdi fakat şu anda, o da edebi ve zararsız bir oyunu canlandırmayı tercih ederdi çünkü oyunun içine bir türlü giremiyordu. Yan gözle rol arkadaşına bakınca onun da git gide daha fazla zorlandığını gördü.

Partiden beri yaşadıkları olaylar günlük rutinlerini inanılmaz bir şekilde değiştirmişti. Sakin sularda yüzmek isterken, ellerine fırtınalı(!) iki aşığın öyküsünün tutuşturulmuş olması işte bu nedenle onları sinir ediyordu.

''Senden tek istediğim bir geceydi! Bunu esirgedin benden ve sonuç-''

Boş boş baktığı kâğıttan aniden başını kaldırdı. Ne demişti Will?

Genç adamın okuduğu yeri bulmaya çalıştı:

''....Beni reddettin ve başka birinin kollarına attın!''

Chris, kıpkırmızı olarak Will'in söylediği cümleleri gördü ve sonra kendi sırasının geldiğini fark etti.

Bu sırada kâğıtta yazana uyarak sahnede birbirlerinin etrafında yavaşça dönmeye başladılar.

TELL ME THE TRUTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin