19. BÖLÜM

49 9 14
                                    











Rüya evrenimden kendimi sıyırmak için gözlerimi zorla açtım. Oda gayet sessizdi ama kulaklarımda yankılanan Hurts Like Hell neredeyse sağır edici boyuttaydı.Cinayetin üzerinden bir hafta geçmiş olmasına rağmen hala onun sesi eşlik ediyordu şarkıya. Ellerimi başımın iki yanına koydum. Sanki böyle yaparsam kafamdaki şarkıyı susturabilirdim. Ya da en azından hayatıma devam etmemi sağlayacak ses düzeyine getirebilirdim.

Yatağımın arkasındaki aralık kapı yavaşça açıldı.

" Matthew'den mesaj var."

Hayata dair olan azıcık ümidim de bu haberle kayboldu. Gudubet Matthew...

+++++++++++++

# Birkaç Ay Önce...

Bella'yla yurttan ayrılmamız üzerinden birkaç hafta geçmişti. Abimin gitmeden önce verdiği mektubu açmamız üzerinden de birkaç hafta geçmişti. Yani birkaç haftada hayatımı altüst etmiştim.

Bella her yeri birbirine girmiş odadan kendine oturmak için küçük bir yer aradı.

"Artık şu numaraya bakıp bakıp düşünmeyi bırakır mısın? Sinir bozucu oluyorsun. Ya ara ya da düşünmeyi bırak."

Bella, genelde çok net konuşmazdı. Mektubu açıp abimin benden istediği şeyleri gördüğümde birkaç gün kendime gelememiştim. İnsanları öldürmek... Nedenini bilmeden... Aslında bir nedeni vardı. Abimin ısrarla bunu istemiş olması...

Mektubun sonundaysa bir telefon numarası vardı. Ve adres... Birine ulaşamazsam diğerini kullanacaktım. Tabi karar verebilirsem...

Mektuptaki isme bir daha baktım. Beynimde son kez yankılanmasına izin verdim. Matthew Dawkins...

Birkaç saniyelik süre sonunda kararımı verdim. Arayacaktım. Hem abimle de aramda bir bağ oluşabilirdi.

"Telefonu uzatır mısın?"

Bella hayatına yeni bir şeyin dahil olmasının yarattığı heyecanla gözleri parladı.

"Gerçekten arayacak mısın? Emin misin?"

"Ne olacaksa olsun artık. Arayacağım. Belki de sorularımın cevabı ondadır."

Bella'nın uzattığı telefonu aldım ve numaraları tuşladım. Birkaç kez doğru yazıp yazmadığımı kontrol ettikten sonra arama tuşuna bastım ve hoparlöre aldım.

Telefon her çaldığında avuçlarım daha da terledi. Ellerim daha da titredi. Ta ki telefonun cevaplanmamasıyla gelen hüsrana kadar...

Bella hayal kırıklığıyla kalktığı yere tekrar oturmaya giderken zil sesim tekrar yanıma gelmesini sağladı.

"Kim?"

"Matthew."

"Aç."

Yanıtlama tuşuna bastım ve telefonu hoparlöre aldım.

"Efendim?"

"Matthew?"

"Kimsiniz?"

"Matthew sen misin?"

"Seni öldüreceğim."

Birden bunu duymamla çenemin kilitlenmesi bir oldu. Bella'ysa benden farksızdı.

HURTS LİKE HELLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin