16.BÖLÜM

68 10 22
                                    



06.09.2010

Üstüme ağır bir bedenin binmesiyle gözlerimi açtım ve kendimi bir saç topağının içinde buldum. Sapsarı saç topağı...

"Bella, üzerimden kalkmazsan boğularak hayatımı kaybedeceğim ve sen de katil olacaksın,"dedim

Bella kalkmaya çalışırken destek almak için dirseklerini karnıma geçirdi ve kısa bir süre nefesimin geri gelmesini bekledim.

"Günaydın, balım. Bugün farklı bir şekilde uyandırmak istedim seni." dedi.

Yanaklarıma birer öpücük kondurduktan sonra artık tamamen ayaktaydı.

"Bundan sonra daha insancıl uyandırma taktikleri denersen sevinirim ama bu da fena sayılmazdı."

Yüzündeki adeta beş yaşındaki çocuğun hayal kırıklığı ifadesi onun ne kadar masum olduğunu hatırlattı.

"Bence bir dahakine gıdıklayarak uyandırmalısın."

Yerimden hızla kalkıp Bella'nın küçük bedenini kalktığım yere yatırarak hunharca gıdıklamaya başladım.Bella kahkahalarının arasında küçük elleriyle beni itmeye çalışırken de bir şeyler söylemeye çalışıyordu.

"Allison.Özür dilerim."

Araya giren kahkahalar onu cümlesini baştan almak için zorluyordu.

"Allison. Özür dilerim. Söz veriyorum bundan sonra seni insancıl bir şekilde uyandırmaya çalışacağım."

Ellerimi yavaşça üstünden çektim ve ikimizde harap olmuş saçlarımızı ellerimizle düzeltmeye başladık.

Karışıklığın içinde çok dikkat edemesem de sonradan idrak etmiştim.

"Senin,vücudundaki yaralar nasıl oldu? Dün yoktu sanki bunlar."

Bella, yaramazlığı yakalanmış çocuk gibi yerdeki seramikleri saymaya başlamıştı bile.

"Bella, söylesene!"

"Dün gece tuvalete gittim ve ayağım kaydı."

"İki saat bunu mu düşündün?"

İnanmamıştım. Bella yalan söylemeyi hiç beceremiyordu.

"Ne oldu Bella? Anlatabilirsin bana."

Bella yüzündeki endişeli ifadeyi hızla sildi ve eski sevimli haline geri dönmeye çalıştı.

"Aman. Ne olabilir ki? Düştüm işte dün gece."

Bu açıklama hala inandırıcı gelmese de şimdilik kabul etmeye karar verdim.

"Peki, sen öyle diyorsan."

Kahvaltıya gitmek için yukarı çıktık ve boş bir masa bulup oturduk. Daha çok kişi kalkmamıştı ve böyle olmasına bayılıyordum.

Bella'yla bugün ne yapabileceğimizi konuşurken Bella'nın hemen yanındaki sandalye büyük bir sesle çekildi ve June tepsisini masaya koydu.

"Günaydın kızlar."

June'un gelmesiyle Bella yine garip bir hale büründü ve June'a cevap vermeye bile tenezzül etmedi.

"Günaydın June."

June'un gelmesiyle konuştuğumuz konu da kapanmıştı.

"Eeee, June. Dün yanındakini anlatsana."

Soruyu sormamla June ağzındakini çiğnemeyi aniden bıraktı.

"Kim?"

"Dün bahçedeki... Bizi çok sevmedi galiba. Biz gelirken gitti."

HURTS LİKE HELLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin