┇4┇

3K 263 253
                                    

Bölüm 4 : Praise the lord , I saw the light

  

"Yani o şey şuan evinin bodrum katında , öyle mi?" 

Tony önünde oynayıp durduğu rostosuna çatalını batırmaya devam etti. Yemeği neredeyse soğumuştu ama o masaya yasladığı dirseği ve çenesinde yumruk yaptığı eliyle bir kaç dakikalığına hayattan kopup gitmişti. Bir dirseğin kolunu dürtmesiyle kendine gelen Tony önce yanındaki adama ardından karşısında kaşları kalkık bir şekilde kendisini süzen kadına döndü. 

"Ne oldu?" 

Natasha çatal ve bıçağını tabağının kenarlarına nazikçe bıraktıktan sonra ellerini birleştirdi. "Loki'den bahsediyordum." dedi Natasha. Tony biraz gerildiğini hissedip oturuşunu dikleştirmeye çalıştı. 

"Ne olmuş?" dedi Tony masaya yaslı kolunu kucağına çektikten sonra. Hemen yanı başındaki Steve kaşlarını çatarak ona döndü. 

"Ne mi olmuş?" dedi hafif şaşkınlıkla. "Azılı bir suçluyu evinde tutuyorsun Tony." 

Tony gözlerini devirdi. "Tutsak olarak." 

"Neyse ne." dedi Steve , o da Tony gibi arkasına yaslandı. "Thor'u severim ama bu yaptığı çılgınlık." 

Tony'nin gözleri bir Steve bir de Natasha arasında yarım yamalak bir sırıtış eşliğinde gidip geldi. Onun bu bakışlarını fark eden ikili de birbirlerine anlamsızca bakmaya başladılar. 

"Siz benim için mi endişeleniyorsunuz?" Tony gülümsedi , Steve ise gözlerini devirdi. 

"Yapma Tony.." 

"Aman Tanrım beni önemseyen arkadaşlarım var!" Elini kalbinin tam üzerine koydu. 

"Dalga geçmeyi kes , elbette önemsiyoruz." Konuşan Steve'di. 

 "O solucan deliğinde ölebilirdin Tony ve bunun sorumlusu Loki." deyip Tony'e kızdıktan sonra sakinleşmek için içeceğine yöneldi ve bir kaç yudum aldı.

 Solucan deliği..Aniden beyninde dönüp durmaya başlamış o iki kelime Tony'nin zihnini bulanıklaştırırken gözlerini bile kırpmadan karşısındaki kadına bakıyordu. Nat ya da Steve'in ona seslenmeleri yanında olmalarına rağmen o kadar uzaktan geliyordu ki neredeyse duyulmuyordu. Gözlerinin önünde aniden çakmaya başlayan şimşeklerle birlikte bulundukları restoran kapkaranlık bir uzay boşluğuna dönüverdi. Etrafına bakındı , nefes alışverişi aniden kesilmişti. Elleri refleks olarak boğazına gitti. 

"Tony!" 

Ses giderek artarken etrafında olup biteni de duymaya başlamıştı. Sonunda gerçekliğe geri dönebildiğinde buna neden olan şey oturduğu sandalyeden düşmesiydi. Tutunmaya çalıştığı masa örtüsü de alaşağı geldiği için restorandaki bütün dikkatler ona yönelmişti. Gerçek anlamda nefessiz kaldığını fark etti , elleri hala boğazındaydı. Kesik kesik nefesler alıyordu. Yanı başında diz çökmüş kendisine sorular yönelten Natasha ve Steve'i yeni fark etti. 

"Aman Tanrım , iyi misin?" dedi Natasha telaşla. Tony hızlıca başını salladı. "Yalnızca.." dedi ayağa kalkmaya çalışırken. "Biraz yorgunum." 

Steve ve Natasha birbirlerine baktılar , bunun bir yorgunluktan fazlası olduğunun farkındaydılar. Bu yüzden Seteve ağzını açıp konuşmak için hazırlanıyordu ki Tony elini kaldırarak onu susturdu. Bakışlarını gören Steve zaten üzerine gitmekten vazgeçmişti. 

"Gidip biraz dinlen." dedi Natasha , Tony'nin omzunu dostça vurdu. "Yarın Clint ile sizdeyiz." 

"Oh evet , aklımdan çıkmış." dedi Tony samimiyetsiz bir gülümsemeyle. Şuan bunu düşünemeyecek kadar kendini kötü hissediyordu. "O halde yarın görüşürüz." Onların vedalarını bile dinlemeden adımlarını acelece çıkışa doğru sürükledi. Kalbi yeniden hızla atmaya başlamış , nefes alış verişleri hızlanmıştı. 

Prisoner | IronfrostHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin