-
Bitmiştim. Evet bitmiştim.
Mesajlarda o kadar zırvalamıştım amacım Açelya'nın beni korkusuz olarak görmesiydi ama planım bok yoluna gitmişti. Belki de gitmemişti şakaydı. Şaka yapmıştı değil mi? Umarım.
Minik tavşanım🐰 arıyor...
Ekranda gördüğüm isimle yutkundum. Korkma Uzay, belki şaka yaptığını söylemek için arıyordur. Belki de çok sevdiğim kahkahasıyla şaka yapmıştım diyecekti.
Nolur öyle desin. Ölmek için çok gencim.
Daha fazla bekletmemek için cevaplamıştım ve korkudan kalbim kıçımda atarken sahte bir kahkaha atmıştım. Şu an sıçamıyormuş gibi görünüyor olabilirdim.
"Açelya ne komiksin ya," diyerek bir kahkaha daha attım. "Valla bir an gerçekten baban gördü sandım. Ay gözümden yaş geldi gülmekten."
Karşı taraftan ses gelmiyordu. Birazdan bayılıp kalabilirdim. Niye gülmüyordu bu kız lan?
"Uzay?" diyen Savaş abinin sert sesi ile içimden kendime fatiha okumaya başlamıştım bile. Tek kelime, altı harf, iki hece. Sıçtım.
"S-savaş abi? Sen misin? Nasılsın görüşmeyeli, özledim valla seni ya. Beste ablaya da selam söyle. Ha Açelya bacıma da selam söylemeyi unutma. Canım kardeşim ya nasıl özlemişim, öz kardeşim gibi severim kendisini. Kız kardeşim olsa bu kadar sevmez-"
"Konuşma lan beynim şişti." diyerek konuşmamı böldü terör estiren Civciv. "Sen kardeşine aşkım mı diyorsun?"
Sahte bir şekilde güldüm. Düşüp bayılabilirdim, cidden. "Sevgiden o ya, yoksa Açelya kardeşime hâşâ ne aşkımı?"
"Ulan şerefsiz mevlana gibi döndün sende!" diye arkadan Açelya'nın sesini duydum. Onun da sesinde korku vardı ama bana laf yetiştiriyordu.
Üzgünüm yavrum, baban beni öldürebilir.
"Aa o Açelya kardeşimin sesi mi nasıl özlemişim kardeşimi. Kardeşim!"
"Ulan salak bari seviyorsun arkasında dur!" diye bağırdı Savaş abi.
"Abi dursamda ağzıma sıçacaksın? N'apiyim götü sağlama almaya çalışıyoruz."
"Konuşma, hala konuşuyor velet! Yaklaşma lan kızıma. Seni onun bir metre yakınında görürsem boğazlarım." demesiyle korkuyla, ne ara dolaştığımı bilmediğim odada birden durdum.
"Savaş abi lütfen, onsuz yapamam ben." Gerçekten onsuz yapamazdım. Üç gün ayrı kalmıştık ona rağmen nefessiz kaldığımı hissediyordum, şimdi asla dayanamazdım.
"Uzay, daha küçüksünüz. İki günlük hevestir biliyorum. Kendimden biliyorum erkekler o yaşta kimseye bağlı kalmaz tek isteği eğlenmek olur ama Açelya çok kırılgan, onun üzülmesine izin veremem."
Gözümden bir damla yaş firar ederken hıçkırmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Gerçekten seviyorum onu, sende Beste ablayı sevmedin mi? 18 yaşındaydınız tanıştığınızda ama şu an evlisiniz ve hala birbirinize aşıksınız."
"Biz öyleyiz diye herkes öyle olmaz, ben diyeceğimi dedim Uzay. Kızımın üzülmesine izin vermem." diyerek telefonu kapadı. Telefonu yatağa bırakıp bacaklarımı kendime çektim ve göz yaşlarımın akmasına izin verdim.
Kimse ciddiye almıyordu ki beni, haklılardı belki ama bazen kalpsizmişim gibi davranmaları canımı sıkıyordu. Tamam hayatı ciddiye almazdım, çünkü gerek yok. Hayat bana çok boş bir yer gibi gelirdi, Açelya geldi ve değişti. Benim hayatım o oldu. Başlarda ben de öylesine bir şey zannederken sonradan anlamıştım. O aşk lanetine çoktan düşmüştüm. Geçmiyordu, onu gördüğümde içimdeki heyecan, güldüğünde kalbimde açan çiçekler, bana baktığında içimin titremesi geçmiyordu. Daha da büyüyordu.