Lütfen, lütfen, lütfen bol bol yorum yapın. İnanılmaz mutlu oluyorum okuyunca. Beni mutlu edersiniz bence siz skdhksdh
____
O kadar garip hissediyordum ki o anda. Ne yapacağımı, elimi nereye koyacağımı bile bilememiştim. Nefeslerim bir türlü düzene girmiyordu. Yapacak bir şeyim olmadığı için birden ayağa fırlayıp "Görüşürüz o zaman." diyerek odadan çıkmıştım. Salonda sohbet eden aileme eve erken gideceğimi söylemiş ve eve gidene kadar sakin olmaya çalışmıştım.
Ertesi gün olmuştu ve şuan okula gelmiştim. Aslında her şeyin üstünde çok durmayan biri olduğum için dün olanların şaşkınlığını üzerimden atmıştım bile. Şimdi karşımda başka biriyle konuşan en yakın arkadaşımın sırtına atlamıştım. "Naber bro?"
"İn lan sırtımdan hayvan gibisin." Gülerek sırtından indim ve kolumu omzuna attım.
"Gel sınıfa gidelim." diyerek onu sınıfa çekiştirmeye başlamıştım. Hayatı eğlencesine yaşayan bir ergendim işte. Popüler olmak bana göre değildi, ezik olmak hiç değildi. Okulda tanıyan varsa gevşek tavrımla tanırlardı. Herkese bulaşmayı severdim. Kimseyle kavgam yoktu, havalı değildim maalesef. Gevşek, neşeli bir herifin tekiydim. Bazı kişiler çok gevşek olduğum için benimle arkadaşlığını kesse de umrumda değildi. Deliydim, böyle olmayı seviyordum.
Sınıfa 32 diş sırıtarak girerken her sabahki gibi sınıfa "Günaydın gereksizler." demeyi unutmamıştım. Bazıları homurdansa da beni tanıyanlar karşılık vermişti. Homurdanan genellikle 'süslü kız' diye adlandırılan kızlardı. Salaklar.
Orta sıralarda oturan kulaklıklarını takmış uyuyan minik tavşanın yanına gidip sıraya oturdum. Evet, onun yanında oturuyordum. Bunu istemese de ben istemiştim sonuçta. Yanında oturan Gözde'yi bezdirerek sıradan atmış ve kendim yerleşmiştim. Açelya başka bir sıraya oturacağını söylese de aynısını yapacağımı söyleyince kaderine razı gelmişti.
Onu sinir etmek keyifliydi.
Kulaklığını çıkarıp o sinir bozucu sesi çıkardım. "Vızz."
Hızla başını sıradan kaldırdı ve diğer kulaklığını da çıkarıp sinirle kaşlarını çattı. "Ya kes şunu!"
Yanağından makas alıp sıraya yayıldım. "Tamam be fıstık, eğleniyoruz işte."
Yüzüme iğrenir gibi bakmaya başladı bu seferde. "Bu ne ya keko keko hareketler."
"Sana göre kekoyum ama Tanrı'ya göre aşkını bıçaklayan bir ninja." diyerek daha da iğrençleşip sırada bağcılar oturuşu yaptığımda kusacakmış gibi sesler çıkarmaya başladı.
Kahkaha atıp düzgün oturmaya devam ettim. Hala o sesleri çıkarırken omzundan çekip göğsüme yaslanmasını sağladım. Ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama hoşuma gitmişti.
Sınıftaki hala ilkokulda kalmış zekalarıyla o meşhur 'ooo' sesini çıkarırken hepsine orta parmak gösterdim. Açelya benden kurtulmaya çalışırken iki elimle sarmaladım.
"Ya bıraksana şerefsiz," diyerek hala kurtulmaya çalışıyordu. "Yanlış anlıyorlar."
Rahatsız olduğunu anlayınca kollarımı geri çektim. Doğrulduğu gibi saçlarını düzeltti ve omzuma yumruklarını atmaya başladı. "Seni pis veled!"
Fayda etmiyordu falan demeyeceğim çünkü hayvan gibi vuruyordu ve iki saniye sonra kolum içine göçecekti. Kollarını hızlı bir hareketle tutup kendimden uzaklaştırdım. "Hop, yavaş gel minik tavşan. Acıyor."
"Geber!" diyerek önüne dönünce ufak bir kahkaha attım. Kulaklıklarına yeniden sarılmış ve müzik dinlemeye devam etmişti.
Bende ondan umudumu kesip sınıfta göz gezdirdim. Herkes kendi halinde takılıyordu işte. Bakışlarım Bersu'yu bulunca 32 diş sırıttım. Tartışmasız okulun en güzel kızıydı ve benim onu tavlamam lazımdı.
Ona baktığımı fark edip kafasını telefondan kaldırdı ve göz devirip tekrar telefonuyla ilgilenmeye başladı. Ama bir sorun vardı, asla yüz vermiyordu. Çirkin olduğumu düşünmüyordum ama kesinlikle benden daha yakışıklıları vardı bu okulda ve onlar yerine bana bakmaması doğaldı.
Ona görmeyeceğini bile bile dil çıkarırken yapacak işim olmadığı için hoca gelmeden uyumak için kafamı sıraya koydum. Eğer hoca girdikten sonra uyumaya çalışırsam uyutmazdı. Ondan önce uyuyunca ses çıkarmıyordu, daha doğrusu umursamıyor.
Başımı, Açelya'ya bakacak şekilde sıranın üzerinde ki kollarıma koydum. Onu izlediğimde uykuya dalmam daha kolay oluyordu. Garip bir huzur kaplıyordu içimi.
Tekrar ona bakarken o şarkının ritmiyle sıraya vuruyor ve ara sıra mırıldanıyordu. O gülünce kendimi istemsiz gülerken buluyordum. Sanki bir büyü yapmıştı ve onun her hareketinde mutlu oluyordum.
Belki de yıllardır kardeş gibi büyüdüğümüz için birbirimize alışmışızdır.
Gözlerim dayanamayıp kapanırken kendimi tatlı uykunun içine bırakırken son hissettiğim saçlarımda hissettiğim huzurlu parmaklardı.
___
Yapacak bir şey yok bari buna yeni bölüm atayım dedim ama yorumlar az oluyor. Neyse sizi seviyorum ve bu bölümün çok yorumlu olacağına inanıyorum💜
Görüşürüz civcivlerim💛