Media 1: DOĞU ATAMAN
Media 2:BURAK
Sizin için bol diyaloglu ve uzun bir bölüm. İnşallah beğenirsiniz sarımsaklarım.
ğrendiklerimi hemen Buğra'ya ötmeliydim. Bahçeye tekrar döndüğümde Buğra ve Lara oturmuş konuşuyorlardı. Bu sürtükle konuşacak şey bulamayan tek kişi ben miydim?Koşarak yanlarına gidip ses çıkararak oturdum ki geldiğimi anlasınlar. Sandalyeyi baya sert çekmiş olmalıyım ki ikiside şaşkınca bana baktı.
-Ne var Dünya?,dedi Buğra soran bakışlarla. Bu daha demin benimle plan yapmamış mıydı? Şimdi ise sanki bir bok olmamış gibi davranıyordu.
-Özel bir şey konuşuyoruz tatlım,dedi Lara sürtükçe diye tanımladığım dille. İkisine de gülümseyerek oturduğum yerden kalkıp okulun çıkışına doğru iyi ilerledim. Buğra'yı almadan gitmeyecektim tabiki ama biraz numara yapacaktım. Telefonumu çıkardıp mesajlar kısmına girdim. Bir allahın kulu mesaj atmamış. Telefon numaramı erkekler tuvaletine yazacaktım yakında.
"Satıcıyı öğrendim ve bulmaya gidiyorum. Lara ile muhabbetler"
Yazıp gönderdim. İşte bu kadar. Şimdi şu duvarın orda bekleyip o gelinceye arabaya biniyor gibi yapacaktım. Ben daha duvarın oraya gitmeden Buğra çoktan okuldan çıkmıştı. Onu hiç görmemiş gibi davranıp arabaya doğru ilerledim. Allahtan Doruk'un anahtarlarını yürütmüştüm.
-Gerizekalı mısın yoksa unutkan mısın ayırt edemiyorum,dedi açtığım araba kapısımı kapatırken Buğra. Ahmak sürtük seni. Sinirle ona baktım.
-Kusura bakma bu iş benim için önemli ve orada burada orospularla çene çalacak vaktim yok,dedim kapattığı kapıyı sertçe açarak. Kapayı tekrar kapatıp kolunu sıkıca kavramıştı. Al al. S*k kolumu istersen. Resmen huy edinmişti her konuşacağı sırada kolumu tutmayı. Elimi kapıdan çekip bıkkınlıkla ona baktım.
-Unuttuysan planın bu kısmıyla ben ilgileniyorum,dedi hafif bağırarak. Yüzümü ekşitip uyuz bir şekilde söylediklerini tekrarladım.
-Satıcıyı tanıyorum o yüzden planlar değişti,dedim bilmiş bir şekilde. YALAN! Satıcıyı tanımak değil hayatımda Doğu'ların mekanına bile gitmemiştim. Sadece Doğu'yu tanıyordum ve bu yalanıda ona dayanarak söylemiştim.
-Tek başına gidip elini kolunu sallaya sallaya satıcıyla konuşabileceğini mi sanıyorsun sen? Doruk'un zekasının birazını alabilirdin,dedi dalga geçerek. Artık gerçekten sıkılmaya başlamıştım. Doruk'un kardeşi,zekası,öyle ol,onun gibi yap. Ben Dünya'ydım. Doruk değil!
-Yeter be! Doruk Doruk. Dünya'yım ben.Doruk değil. Her hareketimde Doruk demenizden sıkıldım. Eğer Doruk'un zekasını istiyorsan siktir git Doruk'un yanına,dedim bağırarak. Resmen avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Okulun dışındakiler okulun içinden bazılarıda çıkmış bize bakıyordu. Buğra'ya patlamıştım işte. Sinirim ona değildi. Sinirli değildim ama çaresizdim. Çaresiz olmaktan nefret ediyordum. Buğra'nın gözünde şaşkınlık arıyordum ama yoktu. Acıyarak bakıyordu bana. Gözlerim dolmuştu ama ağlamayacaktım. Bu kadar çaresiz olduğumu belli etmemeliydim.
-İstersen biraz daha bağırabilirsin. Yani boşalt içindekileri hadi ufaklık.dedi Buğra anlayışla gülümserken. Ne? Bana yardım mı ediyordu? Allahım neden her hareketiyle daha çok aşık olmamı sağlıyorsun? Resmen al Dünya Buğra'ya geber.
-İğrenç bir bataktan kurtarmam gereken bir abim var. Abimi neredeyse boynuzlayacak bir sevgilisi ve bu da yetmezmiş gibi boynuzlayacağı çocuk yakın arkadaşım. Arkadaşım dediğim kişi bana anlamadığım tehditler savuruyor ve ben artık hiç kimseyi anlamıyorum. Kimseyi tanıyamıyorum,dedim bunları bağırarak değil sakince söylemiştim. Buğra ile ilgili olanları söyleyememiştim. Ne tepki vereceğini bilmiyordum ve daha yeni yeni yanımdayken onu kendimden itemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILTEPE GÖRÜNMEZİ
ChickLitHer ışığın arkasında bir karanlık, her güzelin içinde de bir çirkin vardır. Ya saklanmıştır ya da görünmezdir. Asıl güzel olan görünmezse? Güzel değildim. Beni kimseden ayıran bir ayrıcalığım da yoktu. Tek özelliğim soyadımdı. Ben bir Saygın'dım. D...