★ BEKLE BENİ ★

332 44 13
                                    

Yazdığım bölümler arasında en beğendiğim bölümdü diyebilirim.

İnşallah anlatırken yaşadığım duyguları en iyi şekilde aktarabilmişimdir.

İYİ OKUMALAR ★☆★☆★☆★

Vücuduma yayılan ince sızıyla herşeyin yeniden başlayacağını anlamıştım. Kendimi kontrol etmek için griye boyanmış renksiz odanın en köşesine çöküp ayaklarımı kendime çektim. Neler olacağını biliyorum ama her seferinfe daha kötüsü oluyordu. her seferinde daha çaresiz kalıyordum. Kalbime saplanan ağrıyla bütün bedenim öne doğru gitmişti. Yavaş yavaş başlıyorduk. Ellerimi sürekli gözümün önünde tutuyordum. Altı parmak. Altı parmak gördüğüm anda herşey bozulacaktı. Gözlerimin hafif bulanıklaşmasıyla bütün bedenim yaprak gibi titremeye başlamıştı. kalbime saplanan ağrı nefes almamı keserken kendimi kontrol etmeye çalışıyordum. Kollarımı bedenime sararken daha fazla titremeye başlamıştım. Soğuktu. Fazla soğuk. İhtiyacım olan tek şey o beyaz mucizeydi. Hangisi olursa olsun. Doruk Saygın o iki damla topa muhtaçtı. Yoksunluk bütün vücudumu ele alırken kafamı sertçe duvara vurdum. Nefes alamıyordum. Sadece titreme. İnsan nasıl bu kadar aciz  bir duruma düşebilirdi ki? Kendine nasıl böyle bir zarar verebilirdi? 

Ayağımla yatağa sertçe vurmamla demir yatak yüksek sesle öne doğru gitmişti. Kendimi kaybediyordum. Toz için vahşileşiyordum. İstediğim tek şey oydu. İçeriye doluşan hemşirelerle daha da kötüleşmiştim. Kollarımı tutmaya çalışırken ben daha fazla titriyordum. Bunlar olurken ben görmüyordum. Göremiyordum. Krizde bağımlılar kör olurlar. Sertçe yatağa atılmamla kafam yatağın sert başlığına çarpmıştı. Sakinleştiriciler. Kollarımı sabitlemeye çalışırlarken ben deli gibi kahkaha atıyordum ta ki karşımda onu görene kadar.

Hemşirelerin arkasında bana bakan meleğim. Üzerindeki beyaz elbisesi, dalgalanan kahverengi saçlarıyla bana gülümsüyordu. Belki de ihtiyacın olan tek şey uyuşturucu değil ha Doruk?  Bedenim hala titrerken açamadığım gözlerle Asya'ya bakıyordum.

-Nefes al Doruk, dedi o mükemmel sesiyle. Orda öylece durmuş sadece bana gülefek bakıyordu. Hemşirelerin beyaz elbiselerini aydınlatan güzelliğiyle açamadığım gözlerimde ışığını hissediyordum.

-Hadi Doruk benimle nefes al, dedi tekrar. Bana bunları söylerken derin derin de nefes alıyordu. Ne olduğunu anlamadan derin bir nefes almıştım. Acıyla bütün vücudum irkilirken rahatlamıştım. Oksijen bütün vücuduma yayılırken aynı şeyi tekrarladım. Tekrar. Tekrar.

-Asya, diye bir mırıltı dudaklarımdan çıktığında hemşireler geri çekilmişti. Artık hiç açamadığım gözlerim yakarak gözlerimi kapatırken nefesim düzene girmişti. Titreme vücudumdan kalbime doğru kendi geri çekerken bu sefer rahatlamayla titremiştim.

-Seni seviyorum Doruk. Şimdi sadece uyu. Ben hep burda olucam, dedi Asya minik elini kalbimin üzerine koyarken. Bunlar duymak istediklerimdi. Yaşamak istediklerim. Asya ile sakinleşiyordum. Onun hayaliyle. İstediklerimi söylemesi beni krizden çıkarıyordu.

Kriz dalhası yavaşça bedenimden ayrılırken o anı hatırlamıştım. Son zamanı. Asya'ya veda etmek ne kadar zordu. O şerefsize beni bırakmasını istemiyordum.

-Asya/Doruk Vedalaştığı an-

-Bekle beni Asya. Beni sevmesen de bekle. Farklı döneceğim. Ben dönünce istediğini yap ama lütfen beni bekle, dedim içten içe hüzünlü bir sesle. Onu bırakıp gittiğimi sanıyordu. Bilniyordu ki olanları. Bilse bir dakika yanımda durmazdı. Açıklamayamıyordum.

-Sen beni bırakıyorsun Doruk. Beni burda bırakıp gidiyorsun. Bekleyeyim öyle mi? Neyi bekleyeceğim Doruk ha neyi?, diye bağırdk Asya. Gözlerinde biriken yaşlar yavaş yavaş süzülürken içim öyle acıyordu ki. Onu bıraktığım için değil. Ağlattığım için. Ensesinden tutup kendi bedenime yapıştırmıştım. Kafasını göğsüme yaslamış hala ağlıyordu.

KIZILTEPE GÖRÜNMEZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin