★BÜYÜK SHOW★

216 32 16
                                    

Üzerime çöken karartıyla gözlerimi açmıştım. Her taraf aydınlıktı ama sanki bir karanlıklığın içindeydim hala. Doruk. O kadar merak ediyordum ki  onu. Bir den bire nerede çıkmıştı bu rüya? Ona bir şey olması düşüncesi beni delirtirken hala uyuklayan gözlerle bakıyordum etrafa. Okula gitmek istemeyen ben şuan okula gitmek için can atıyordum. Buğra ile ne olduğumuzu bilmek istiyordum ama soramıyordum da. Bunu ancak okulda larşılaştığımızda öğrenebilirdim. Doruk'un nasıl olduğunuda merak ediyordum. Bunu da hastane ile konuşarak öğrenebilirdim. Tedavinin ilk süreçlerinde olduğu için sadece durumu ile ilgili bilgi alabiliyordum. Onunla konuşamazdım. Böyle bir rüyadan olsa iyi olduğunu bilmekte yeterdi bana. Sanki şuan aklıma daha yeni geliyormuşcasına beynimdeki düşünceleri tarttım. Bir isim duymuştum sanki rüyamda. Nefes miydi? Düşünmekten başka bir şey yapmıyordum. Artık daha az düşünmeliydim. Erken yaşta beynim iflas edecekti yoksa. Üzerimdeki pijamalara aldırış etmeden merdivenlerden inmeye başladığımda aşağıdan gelen seslerle durdum. Aklıma Buğra'yı da burda durup dinlediğim gelmişti. Annemle babam yüksek sesle bir şeyler konuşuyorlardı. Şu Varday olayını babama sormayı da aklıma not ettim.

-Ona söylemeliyim, dedi babam sert sesiyle. Sesi hep sertti. Gelende eve az gelirdi ama geldiğinde de bizimle ilgilenirdi. Annemse bu duruma şu ana kadar hiç ses çıkarmamıştı. Belki de o da alışmıştı bu duruma.

-Hayır. Buna bende karar veririm. Benim de emeklerim var. Söylemeyeceksin, dedi annem de en az babam kadar sert sesle. Neyin kavgasıydı bu? Ne söyleyeceklerdi ki? İlk defa kavga ettiklerini görüyordum. Kavga ettiklerine göre baya önemli bir konuydu. Bu durumda aşağıya inmem doğru değildi. Bir hevesle indiğim merdivenleri tekrar geri çıkmak zorunda kalmıştım. Neden merdiven yaparlar ki bir eve? Deli gibi uykum var ama merdiven çıkmalıyım. Böyle boktan bir duruma kim alışır ki?

Okul her zamankinden daha da kalabalıktı. Sınav haftaları yaklaştığı için hepsi okula doluşmuştu tabi. Bu kadar kalabalık olmasına rağmen bizden kimse yoktu. Sıkıntıyla boş masalardan birine otururken karşı masadan  ki kızları dinlemeye başladım.

-Duydunuz mu Kamer'de Büyük Shkw mu ne varmış bu gece, dedi siyah saçlı olan kız. Kamer de mi? Ne showuydu acaba bu? Yine ve yine hiç bir şeyden haberim yoktu.

-Ay evet afişlerini gördüm. Kesinlikle bu gece oradayım, dedi yanında ki kumral saçlı kızda. Başka nerede olacaklardı ki zaten? Sinirle kızlar arasında gözlerimi gezdirirken aklıma Doruk olayı geldi yine. Bir an önce konuşmalıydım. Yoksa bu sorular beni yiyip bitirecekti. Telefonumu elime alıp bir yandan da etrafta birileri var mı diye kontrol ediyordum. Başkasının duymaması gerekliydi.

-Hey. Can I get information about Doruk Saygın?(Doruk Saygın ile ilgili bilgi alabilir miyim?), dedim karşımdaki kadın sekretere. İyi olduğunu öğrenip rahatlamak istiyordum.

-Just a second ma'am. (Bir saniye hanım efendi), dedi oldukça naif bir seai vardı kızın. Kuşkulu gözlerle etrafa bakarken bizden kimsenin hala okula gelmemesi beni kuşkulandırmıştı. Belki de hep birlikte bir şeyley yapacaklardı.

- Unfortunately, we do not have such a patient. (Malesef öyle bir hastamız bulunmamaktadır), demişti kız. Nasıl yani? Ben hastaneyi kendi eşlerimle seçmiştim. Doruk'un iyileşmesi umuduyla. Nasıl olurdu?

- Are you sure you? (Emin misiniz?), dedim kırılan sesimle. Ben bir umutla abimi göndermiştim oraya. Orada olmadığını bilmek beni bitirirdi.

- Unfortunately. (Malesef), dedi kız telefonu kapatırken. Buğra beni kandırmış mıydı? Doruk o lanet yerde dieğilse neredeydi? İçimi kaplayan hayal kırıklığıyla telefon elimde öylece duruyordum. Sanki içimdek, bütün umutları biri koparıp almıştı. Umutsuzluk bütün vücudumu sarmıştı sanki.

KIZILTEPE GÖRÜNMEZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin