★BEKLENMEYEN TELEFON★

358 44 10
                                    

BİRAZ KISA OLDU VİLİYORUM BU YÜZDEN HEPİNİZDEN ÇOOK ÖZÜR DİLERİM. EVE YENİ GELDİM VE BEKLETMEMEK İÇİN BİR BÖLÜM YAZDIM HEMEN.

BUĞRA'YI ANLAMIŞSINIZDIR ARTIK BU BÖLÜM.

ATA'YA GELİRSEK. ARTIK KENDİNİ YAVAŞ YAVAŞ GÖSTERİYOR.

ARTIK DORUK NELER YAŞIYOR ONLARI MERAK EDENLER VAR MI?

İYİ OKUMALAR ★☆★☆★★☆★☆★

Buğra'nın kalbine merdiven dayamışken attığım her adım da bir basamak kırılıyordu. Bu duygu neydi böyle? Nefes aldırmayan. Söylediği sözler kalbime çökmüştü. Sözlerin karanlığı bütün bedenimi sararken, yaptığı şeyler kötüydü. Güvensizlik. Yaptığı onca şeyden sonra olmamıştı. Söylediği sözlerin hiç birini tutmamıştı.

Şimdi benimle konuşmak istiyormuş. Onca sözden, şeyden sonra ne konuşacaktık ki? Ne söyleyecekti?

Konferans salonunun kapısını açtığımda ses salonda yankılanmıştı. Konuşmak için güzel yerdi. Sabah okula geldiğimde Ali Buğra'nın benimle konuşmak istediğini söylemişti. Bende saf gibi yine gelmiştim. Kapıyı kapatırken Buğra'nın sesiyle derin bir nefes aldım.

-Dün gece o çocukla ne işin vardı?, dedi Buğra. Şaka mıydı bu? Kamera falan mı vardı burda? Buraya bunu sormak için mi beni çağırmıştı? Bu çocuk ya dengeaizin tekiydi ya da şuursuzdu.

-Sanane Buğa, dedim gözlerimi devirerek. Merdivenlerden aşağıya doğru gelmeye başladı. Hakediyor. Ben de kendimi geri tutacağım artık.Bir bok vardı ki p bu zamana kadar hep geri durdu.

-Dünya sinirlemdirme beni, dedi. Yere bakıyordu. Bir eli cebinde o kadar sakin söylemişti ki. Yaylana yaylana hala merdivenlerde inerken bu durumun kötüye gideceğini şiödiden anlamıştım.

-Ya sen kendini ne sanıyorsun? Önce yanımdasın, sonra Kuzey'e inanıyorsun. Şimdi de gelmiş benden yüzsüz yüzsüz hesap sormalar falan, dedim sinirle ayağımı yere vururken.Benim halime göre o kadar sakindi ki deli oluyordum.

-Kuzey'e mi inanmışım?, dedi tam önüöde durup kafasını yüzüme doğru eğerken. Beni tahrik etmeye çalışıyorsa iyi gidiyordu ama şuan konu bu değildi. Ah tamam şuan tek konu Buğra'nın konuşmak için ıslattığı dudakları.

-Bana mı soruyorsun?, dedim hemen kendimi etkisinden kurtarıp omuzlarından ittirdim. Az önce gülmek için kuşlandığı dudaklarını şimdi kasılmış ince çizgi haline gelmişti. Bir adım geri gidip yavaşça sinirli gözlerini gözlerime dikti. Sanki gözleriyle anlatmaya çalışıyordu ya da gözleriyle beni dövmeye çalışıyordu.

-Ona inanmadım Dünya. Sana kızdım. Her bulaşma dediğimde seni ortada bulmama kızdım. Sana bulaşma diyorum hala Ata'yı arıyorsun. Kuzey'den uzak dur dedim sana Dünya! Uzak! O küçük beyninle bunun nesini anlamıyorsun ki ha?, dedi Buğra bir yanda da kolumu sıkıcı tutuyordu. Bütün siniri bu muydu? Bütün hayal kırıklığı? Tam ağzımk açıp bir şey söyleyecekken tekrar bağırmaya başladı.

-Seni korumaya çalışıyorum amınakoyayım bunun nesini anlamıyorsun?, diye bağırmıştı. Kolumj o kadar sıkıyordu ki elinde kalacaktı sanki. Gözlerimin yavaş yavaş dolarken ne kadar uzaklaşmaya çalışsam da o kadar sıkı tutuyordu.

-Ben anlıyorum ama s-sen de beni anlamıyorsun, diye bir şeyler gevelemiştim. Buğra kolumu sırakıp ellerini saçlarına daldırdı. Sinir krizi geçirdiği belliydi. Ne birşey söyleyebiliyordum ne de düşünebiliyordum. Beni korumak isterken kendi zarar veriyordu.

-O çocukla ne bok yiyorsun?, dedi Buğra o kadar yavaş söyle işti ki zamanın hemen akıp gitmesini istemiştim. Nasıl bir anda haklıyken haksız olmuştum? Nasıl kalbim acırken şuan mutluluk var gibi hissediyordum?

KIZILTEPE GÖRÜNMEZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin