MULTİMEDYA: DOĞUM GÜNÜNDEKİ KIYAFETLER.
KEYİFLİ OKUMALAR CANLARIM ^^
Savaş yaklaşırken görüşün ne kadar yanıltıcı olabileceğini anladım. Yüz hatları oldukçs genç olsa da büyüktü. Bunu sert yüz hatlarından anlayabiliyordum. Belki 25, belki 29 yaşlarındaydı.
Buğra ile ilgili bir sürü şey biliyordum. Çoğu iyi şeylerdi. Kötü olan ve kesin olarak bildiğim şey onun için ölebileceğimdi, eğer böyle bir şey mümkün olsaydı onun da benim için ölebileceğini biliyordum. Bu aşk mıydı yoksa saplantı mı? Belki her ikisi birden. Ama kesinlikle çok güçlü ve artık üzerinde kontrolümü yitirdiğim bir duyguydu. Hem korkutucu hem de heyecan verici.
Savaş ile ilgili bildiğim şeyler ise yoktu. Onunla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. Kim olduğunu, soyadını, ailesini, kaç yaşında olduğunu, beni nereden tanıdığını,... Bunların hiç birini bilmiyordum. Şimdiye kadar merak ettiğim bütün şeylerden farklıydı. Deli gibi merak ediyordum. İçimdeki bu inanılmaz merak duygusu beni ona daha çok itiyordu.
Savaş ile aramızdaki mesafe azaltıkça, benimkileri arayan güneşden daha parlak gözlerini görebildim ve kalbim kaburgalarımı çarptı.
-Burada ne işin var, dedim merakla ve hayretle. Kalın dudakları yukarı doğru kıvrılıp yüzüne kocaman bir gülüş yerleştirmişti. Yüzümü inceleyerek gülüyordu. Bu aralar insanlar bana çok fazla bakıyordu.
-Heey! Sana diyorum, dedim elimi sinirle gözlerinin önünde sallarken. Sorduğum sorulara cevap vermemesi, sürekli her yerden çıkması ne kadar heyecan verse de bir o kadar da canımı sıkıyordu artık.
-Efendim, dedi yolun kenarındaki kaldırıma otururken. Bu kadar mıydı? O kadar konuşuyordum ve söylediği şey: EFENDİM. Neden bu kadar olgun ya da ağır duruyordu ki? Yaşından kaynaklanan bir durumdu belki de ya da Buğra'da olduğu gibi soyadından kaynaklanan bir durumdu. Uzun bacakları kaldırımın altına dopru uzatırken, ellerini bacaklarının arasına koyup bana bakmaya devam etti. Bıkkınca omuzlarımı silkin bende yanına çömeltim. Bağdaş kurarken, çantamıda aramıza koydum.
-Kimsin sen? Neden hep etrafımdasın?, dedim yere doğru dalgınca bakarken.
-Kim olduğumun bir önemi var mı? Etrafında olmamı seviyorsun, dedi o da yere bakarken. Yanımsa olması, onunla konuşmak hoşuma gidiyordu. Kendimi ona bu kadar yakın hissetmem neyden kaynaklanıyordu peki? Ben cevap verecekken ne oldu biliyor musunuz? Kuşlar. Etrafta öten bütün kuşlar sustu. Bir tanesini bile sesi duyulmadı. Kuşlar içimdeki neşeli sesi yansıtıyordu ama şimdi yoktu. Etraf rahatsız edici bir sessizlik içindeydi.
-Benden ne istiyorsun?, dedim bu seferde başka bir soru yöneltirken. İlk defa bu kadar uzun konuşma fırsatı bulmuşken cevapsız sorularımın kalmasını istemiyordum.
-Sadece yanında olmak, dediğinde dalgınca yere yönelttiğim gözlerimi ona çevirdim. O hala yere bakıyordu. Neden bir den ortaya çıkıp yanımda olmak istiyordu?
-Seni korkuttuğumu biliyorum. Arada bir ortaya çıkmalarım falan, dedi cevap vermeme izin vermeden. Devamını getirmeden duraklayınca beynimdeki her şey birbirine karışmıştı.
-Peki bunlar tesadüf mü?, dedim can alıcı soruyu yöneltirken. Beni takip etmiyorsa eğer bütün bunlar tesadüftü. Barda çarpışmamız, okula gelmesi. Bütün olanlar saçma bir tesadüf değildi.
-Sen tesadüf olduğunu bil yeter. Aradığın sorulara verecek cevaplarım var ama basit değil o kadar Dünya. Senden istediğim tek şey o tek bakışıyla gözlerinin içine kadar güldüren çocuk var ya. Eğer mutluysan onu hiç kaybetme, dedi Savaş oldukça alçak bir sesle. Buğra'dan bahsediyordu. Ben benden hoşlandığını düşünürken, o sevdiğim kişiyle olmamı söylüyordu. Bu nasıl bir kalpti? Nasıl biriydi bu? Aradığım sorulara, cevapları vardı. Sanki ben bir puzzle parçasıydım da o da beni tamamlayan diğer parçaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZILTEPE GÖRÜNMEZİ
Genç Kız EdebiyatıHer ışığın arkasında bir karanlık, her güzelin içinde de bir çirkin vardır. Ya saklanmıştır ya da görünmezdir. Asıl güzel olan görünmezse? Güzel değildim. Beni kimseden ayıran bir ayrıcalığım da yoktu. Tek özelliğim soyadımdı. Ben bir Saygın'dım. D...