-7-

24 0 0
                                    

Diğer günler hiç yağmur yağmamış,onlar yağmurun altında hiç dans etmemiş,tenleri birbirine hiç tutunmamış gibi geçti.

Hayat resmini tamamlamaya devam etti.Köşe yazılarını yazmaya ve her gün klinikten dönünce karikatürlerini çizmeye devam etti.O dört farklı kişiyi yaşadığı hayattan anlık kopuşlar yaşadığı bu bir haftayı sevmişti.

-Bazen karnımda ölümcül bir sancı oluyor.Hastaneye gidiyorum geri gönderiyorlar.Hiçbir şeyin yok diyorlar.Ama var doktor.Ben iyi değilim.

-Hayat bu ağrılar ne zaman çıkıyor genelde?

-Yalnız olduğum zamanlarda.

-Nasıl baş gösteriyor?

-Her yer kararıyor.Sadece acı kalıyor.

-Nasıl geçiyor hiç ilaç felan almadan.

-Doktor zaman her şeyin ilacıdır derler.Zamanla her şeye alışıyor insan.

-Peki bu lanet dediğin şey ona alışabildin mi? doktor burada şizofreniden bahsediyordu.

-Doktor o zamanla artan ve yaşamamı engelleyen bir şey.Alışabilinecek bir şey değil. Yaşamım bir sigaraymış o da bir bağımlıymış gibi beni içip tüketen bir şey.Ben ondan kaçarak yaşıyorum.

-Neden buradasın?

-Belki kaçarken yaşamama yardım edersiniz diye?

-Belki de kaçmadan bu işi bitirebilirim diye?

-Ataların laneti bitmeyen bir satrançtır doktor.O sonsuzdur.

-Hiçbir şey sonsuz değildir. Her şeyin bir sonu vardır.

-Bazen bir anın,mesela yağmur yağarken ve her şey gri değil de kendi rengindeykenki o anın sonsuz olmasını diliyorum.

Hayat o konuyu açar açmaz doktorun kusursuz yüzü gerildi.Vampirizmin vücut bulmuş hali olan bu surat bu eller gerim gerim gerilirken.Bir başka duygu doktorun sıkı tuğlalarından kendini sakladığı duvarlarının arasından süzülüverdi.Bu duygu sanki o kutuplardaymış ama ellerini ateşe uzatıyormuş hissi verdi ona.Bu duygu sanki o ateşin ortasında bir damla suymuş gibi hissettirdi kendini.Sanki dokunması yasak bir meyveyi yiyormuş gibiydi.

O ruhsuz yeşil gözlere baktı.Ve diye düşündü eğer Hayat normalde her şey gri görüyorsa aynada kendini de gri görüyordur.Yoksa sadece gözlerinin ve başdöndürücü saçlarının rengi bile güzelliğini algılamasına yeterdi.

-Biliyor musun?Bir kez olsun senin sayende sadece kendim istediğim bir şeyi yaptım.O gün yağmurda dans ettim.

Ben insanlar ne düşünür diye yaşadığım bir ömür bıraktım geride.Sonra fark ettim ki sayende eğer insanlar ne düşünür diye yaşarsak o bizim yaşamımız değil de onların yaşamı olur.Onların görüşleri üzerine kurulu bir hayat olur.

-Size bir şeyler mi kattım doktor?

-Hayat ben sana uçurumun kıyısında yaşamayı öğreteceğimi söylemiştim.Sana tehlikenin içinde bir güven sözü vermiştim.Sen de geldin şimdi bana kendi istediğim bir hayatı sundun.Sen elinde hiçbir şey yok sandığın bir anda,kendini hiç olarak gördüğün bir anda bana dünyaları sundun.

-Doktor benim sunacak hiçbir şeyim yok.Ben hiçbir şeyim.Çünkü o kadar çok çabaladım ki önemli birileri olmaya sonunda bir hiç oluverdim.

-Gözlerinin önündeki o sisi kaldırabilseydin kendi kendine oynadığın o tiyatroyu değil de kendi hayatını görebilirdin.

Doktor kendi kendine oynadığın bu tiyatro derken yine şizofreniyi ima etmişti.Ama Hayat'ın kulakları bu kısmı duymayı inkar etmişti çünkü doğruydu.Kendi zihni ona bir tiyatro oyunu oynuyordu adeta.

-Bir kez olsun oynadığın o maskeli kızın,olmaktan korktuğun o kişinin sen olmadığını ve o maskeyi fırlatıp atabileceğini görseydin keşke diye ekledi doktor.

-Hayır doktor hayır!Benim bir kurtuluşum felan yok!İçimde tek bir umut kırıntısı yok ve ben görüyorum doktor.Hayır kör felan değilim ben.Karanlık olan dünya.Ve kapınızda sıra bekleyen onca hastadan birini alın odanıza.Çünkü bende hiç umut yok.Hoşçakalın.

Hızla yerinden kalktı ve kapıya doğru yürüdü.Doktor ürkütücü bir soğukkanlılıkla güzel ve uzun vücuduna uyan bir zarafetle kapıya yönelen ince bileği tuttu.

-Gitme! bu seste çaresizlik vardı.

-Doktor bileğim yanıyor.

Gerçekten de Hayat bileğinin yandığını sandı.Bu da bir çeşit sanrısal savunma mekanizmasıydı.

-Üzgünüm doktor.Hayal kırıklığıyım ben.

-Hayır Hayat sen hayal kırıklığı değilsin sen umutsun.Herkesimi ve her şeyimi kaybettiğimde sen bana hala yaşayabileceğim bir hayat sundun.

-Ben daha kendime bir umut olamadım nasıl başkasının umudu olabilirim?

-Ben de senin umudunum.Kendini küvette boğmaya çalıştığın o gün,vazgeçtiğin o an,benim yüzümü kara çıkarmamak için geri dödüğün o an bir umut doğdu.

Asla vazgeçme Hayat.Karanlık tünelinde bir ışık gördün mü durma.Asla o ışığa doğru yürümekten vazgeçme.Karşına çıkan engelleri yıkarsan ve ışığına,umuduna ulaşırsan tıpkı o yağmurlu gündeki bahsettiğin o kısacık an gibi olur her gün.Işığa bir kez ulaştın mı her yer ışıkla dolar.

Hayat vazgeçme,vazgeçmek intihardır.İntihar etme.Bana yaşamın tüm güzelliklerini sırılsıklam gülerken sundun sen.Saniyenin beşte birinde dudaklarının kıvrıldığı o küçücük ancıkta hayatın tüm güzelliklerini gösterdin bana.Şimdi gitme.Çünkü eğer birine umut olabiliyorsan,o kişi de senin umudun olabilir.

-Eğer gitmezsem her yağmurda benle dans eder misiniz?Eğer gitmezsem söz verdiğiniz uçurumun kıyısında yaşar mısınız benimle?

-Sana tüm dünyaları sunamam ben.Ama eğer gitmezsen benim tüm dünyam senin olur.Tam da bir umut bulmuşken,tam da bir umut olmuşken sakın gitme!

-Eğer bir umutsam ben asla gitmem doktor.

-Sen umudun ete bürünmüş halisin.

-İşte şimdi bana bir sebep verdiniz doktor.Yaşamak için.Ölmemek için değil.Uçurumun kıyısında yaşamak için.Ama bir şartım var.

Uçurumun Kıyısında YaşamakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin