Hoş kokularla uyanacağımı düşünerek uyumuştum dün gece. Sabah, uyanacaktım ve Yi Fan beni öperek kahvaltının hazır olduğunu söyleyecekti. Yataktan biraz doğrularak dudaklarını küçük bir öpücük bırakacaktım, güya. Dizilerde hep öyle oluyordu ama, bir umut bende öyle olur sanmıştım. Bedenim sertçe sarsılmaya devam ediyordu, tıpkı birkaç dakikadır olduğu gibi; üzerimdeki ağırlık, ellerini sırtıma yerleştirerek beni yatağa bastırıp, sarsmaya devam etti.
‘’ Yixing, ‘’ diye bir ses duydum yarı uyanık, kapalı bir bilinçle. ‘’ Yixing, kalk ben açım. Kalk da bana kahvaltı hazırla. ‘’ diye bağırarak sarsmaya devam ediyordu bedenimi. Kim, takıldığı adama bunu yapardı ki? Kim, hangi psikopat? Nasıl bir mantık, nasıl bir öküz? Yastığa gömdüğüm yüzümü kaldırmadan boğuk çıkan sesime aldırış etmeden, mızmızlandım.
‘’ Yiğ Fağn, Kal, kendin hazırla! ‘’ Yi Fan, bedenini üzerimden yanıma sertçe bırakmıştı. Eli omzumu kavrayarak daha sert sarsıyordu. ‘’ Hadi, kalk ya! Kahvaltı hazırla bana! Kalksana. ‘’
Pes etmiştim, cidden bu adam bir çocuk gibiydi. Sert yapısının altında 5 yaşında bir kız çocuğunun ruhu gizlenmişti. Sırtım, soğuk duvara yaslanınca, bedenime yayılan soğuklukla istemsizce titredim. Kapalı olan gözlerimin birini açarak Yi Fan’a baktım. Yatağın sonunda oturmuş, ayaklarını bir ileri bir geri sallıyordu. Saçları dağılmış, elleri tuhaf hareketlerle, pencereden gözüne vuran güneş ışıklarını engellemeye çalışıyordu. Derin bir iç çekerek, nefesimi sesli bir biçimde bıraktım. Amacım Yi Fan’ın dikkatini çekmek ve sinirli olduğumu anlamasını sağlamaktı. Yi Fan, yüzündeki kocaman gülümsemeyle birden yatağa atlamıştı. Ellerini ayaklarımın iki yanına koyarak, diktiği poposunu bir sağa bir sola sallamaya başlamıştı.
‘’ Yixing, bak benim havam var? ‘’
‘’ Havan mı var? Tuvalete git o zaman! ‘’ demiştim iğrenircesine. Yi Fan, yüzündeki sevimliliği silerek, sert tavrını takınmıştı yeniden. ‘’ Öyle bir şey değil, ‘’ kafasını olumsuzluk anlamına gelecek şekilde salladı ‘’ bu daha değişik. ‘’ diye sözlerine devam etti, suratına yeniden sevimlilik katarak.
‘’ Bak, benim havam var. ‘’ Yi Fan, yanaklarının içini havayla doldurarak kocaman açılan gözleriyle bana baktı. Gözlerinin içi sıcaktı, ışıl ışıldı ve mutluluk saçıyordu. Tuttuğu nefesini aniden bıraktı ‘’ Gördün mü havam var ‘’
Bu mantıksız hareketin arkasındaki mantığı aramayı bırakmıştım. Bu Yi Fan’dı mantıklı bir şey yapması gerekmiyordu değil mi? Sonuçta o dışarıdan sert görünen, insanların ukala diye nitelendirdiği, sadece para düşünü, bir mermer kadar soğuk ama aslında; bir çocuğun saflığına sahip, iyi niyetli, eğlenceli bir korkaktı. Korkaktı çünkü kim olduğunu söylemiyordu. Eğer olduğu kişi olursa sevilmeyeceğinden korkuyordu.
‘’ Benimde uykum var Yi Fan, uyumak istiyorum! ‘’
Yi Fan olumsuz anlamda başını sallamış ve dibime biraz daha girerek dudağıma ıslak bir öpücük bırakmıştı. ‘’ I-ıh! Uyuyamazsın, çünkü daha bana kahvaltı hazırlayıp, dergiye binasına gitmemiz lazım. Çünkü geç kaldık! ‘’
‘’ Ne, geç mi kaldık! ‘’ Üzerimdeki ince nevresimi sertçe yere atıp ayağımı soğuk zemine indirdim. ‘’ Kalka, kalk, kalk, kal, hadi Yi Fan kalk! ‘’ Yi Fan’ın elinden tutarak, onu yataktan kaldırmaya çalışıyordum. Tüm gücüyle beni üzerine çekip, ellerini belimin etrafına doladı. Yi Fan’ın bedeninin üzerindeki bedenimi çekmek için fazla efor harcıyordum. ‘’ Yi Fan, kalk geç kalacağız. Tanrım! Kovulacağız! ‘’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O'nunla 365 Gün (Kray Fanfic) (✓)
FanfictionPantolon; Dsquared2, t-shirt; Armani Jeans, ceket; Mauro Grifoni Denim, ayakkabılar; Armani Jeans, saat; Mecrea- Diesel Dz1371, şal; Silk & Cashmere... Üzerimdeki tüm bu kıyafetler beni yansıtıyordu. Her biri harika bir parçaydı. Alış-veriş yapmak...