" Yixing? Jongin'i gerçekten sevmiyorsun değil mi? "
" Ah! Seni salak bunu sormak için mi yaklaştın bana! "
" Neden, seni öpeceğimi falan mı sandın? Ahahahahaha seni neden öpeyim ki ahahahah "
" Yaa! Neden isteyeyim ki? Sen benim sevgilim değilsin, abimsin. Jongin öper beni! "
Istemsizce dökülmüştü kelimeler dudaklarımdan, istemsizce.. Neden böyle söyledim ki şimdi? Neden bunu ona söyledim. Tanrım, ne salağım.. Abime, abim gibi hissetmediğim abime.. Onu her gördüğümde kalp atışlarımın hızlanmasını sağlayan insana, beni başkası öper dedim. Yalan, sakın inanma bana. Deli gibi istiyorum beni öpmeni, tenime dokunmanı. Dudaklarını nasıl arzuluyorum bilemezsin. Nasıl kor yakıyor içimi o donuk bakışların, beni gördüğünde kıvrılan dudakların. Ne kadar da mükemmel o dudakların...
" Tamam, belki bundan sonra pansumanını da Jongin yapar. "
" Hayır! " diye bağırdım istemsizce " senin yapmanı istiyorum. "
" Neden benim yapma mı istiyorsun Yixing ?"
" Bilmiyorum," Gercekten bilmiyorum, neden bunu onun yapmasını istiyorum? Onun bana dokunuşları hoşuma gittiği için, bana o kadar yakın olduğu için gözlerini kaçırmadan 7 saniyeden uzun baktığı için.. Ya da onu sürekli yanımda istediğim için...
" Sadece senin yapmanı istiyorum. "
Uzun uzun baktı suratıma Yi Fan. Elini çenemde bir ümddet gezdirerek kalktı ayağa, bacaklarına yapışan pantolunu sertçe çekiştirmeye başladı.
" Oh! Demek benim yapmamı istiyorsun? Beni hatırlamıyorsun ama beni hep yanında istiyorsun. Tuhaf.. "
" Neden sürekli seni hatırlamadığımı dile getirip duruyorsun ki. Bu beni çok üzüyor, bir insan nasıl abisini hatırlamaz ki? "
Yi Fan, hızla ilerledi kapıya, gözlerinde yine aynı hüzün vardı. Yavaş hareketlerle açtı kapıyı
" Toplantına dönsen iyi olur Yixing. Sonra görüşürüz. "
Işte yine gidiyordu. Hep aynı şey.. Geliyor, duygularımı bir güzel karıştırıyor ve gidiyor. Bu haksızlık ama, ya kal ya da git. Neden sürekli gelip gelip gidiyor ki?
Işte yine başlıyorduk. Gözyaşlarım yine birikiyordu gözlerimde, yine titriyordu dudaklarım. Işte yine başlıyoruz, durmadan aynı şeye. " Gidiyorum " diyişinun ardından yine sıkışıyordu kalbim, sıkışıyordu göğüs kafesim.
Derin bir iç çekti Yi Fan, ellerini dar pantolonunun cebine tırıp tekrar yanıma gelirken.
" Hey, sakin ol " dedi, sesinde huzur verici bir tını vardı. Bedenimi bedenine yasladı sakince. Elleri yavaş hareketlerle gezindi saçlarımda.
Neden ıslatıyordum vücuduna yapışan, ona en çok yakıştırdığım ceketi? Neden hıçkırıklarım dökülüyordu dudaklarımdan? Nedenu çok açık değil mi? Onu abim olarak göremiyor, abim olarak sevemiyordum. Bir yabancı gibi uzak, bir aşk kadar yakınımdaydı sanki.
Nazikçe indi elleri kollarımdan bileklerime, bedenlerimizi ayırmaya çalıştı, bana acı veren bir yavaşlıkla. Sıkıca doladım ellerimin arasına ceketini, bırakmak istemiyordum onu... Kokusunu bırakmak istemiyordum
" I-ıh olmaz, bırakmak istemiyorum. "
" Ayşş, cidden! Küçük bir çocuk gibimi davranacaksın? Bıraksana. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O'nunla 365 Gün (Kray Fanfic) (✓)
Fiksi PenggemarPantolon; Dsquared2, t-shirt; Armani Jeans, ceket; Mauro Grifoni Denim, ayakkabılar; Armani Jeans, saat; Mecrea- Diesel Dz1371, şal; Silk & Cashmere... Üzerimdeki tüm bu kıyafetler beni yansıtıyordu. Her biri harika bir parçaydı. Alış-veriş yapmak...